Mersin'de, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından kamuda görevli gönüllü eğiticilere yönelik dezenformasyonla mücadele eğitimleri başladı. Mersin Valiliği himayesinde Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Adana Bölge Müdürlüğü, Mersin Üniversitesi (MEÜ), Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü, İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve TRT Çukurova Bölge Müdürlüğü arasında imzalanan "Dezenformasyonla Mücadele Kurumlar Arası İşbirliği Protokolü" kapsamında hazırlanan "Dezenformasyonla Mücadele Eğitici Eğitimi"nin açılış programı, MEÜ Çiftlikköy Yerleşkesindeki Prof. Dr. Uğur Oral Kültür Merkezi'nde düzenlendi. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Adana Bölge Müdürü Mustafa Yalınız, “Eğitimlerde dezenformasyona karşı daha az dirençli olan gençleri bilgilendirmek, toplum yönünde nasıl daha zorunlu edilişli medya okur-yazarlığı ve sosyal medya kullanıcısı olunacağı konusunda farklılığını uyandırmak ve dezenformasyonla mücadele etmeyi amaçlamaktayız. Ülkemize değer katan kamu kurum kuruluşları ile iş birliği içerisinde dezenformasyonla mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğimize yürekten inanıyor. Şükranlarını sunuyorum” dedi.
ÖZ; “BİLGİNİN GÜCÜNÜ KULLANMALIYIZ”
Etkinlikte konuşan Mersin Gençlik ve Spor İl Müdürü Göksun Öz ise, “Gençlik Spor İl Müdürlüğümüz olarak Mersin Üniversitesi İl Milli Eğitim Müdürlüğü'müz ve TRT Çukurova Bölge Müdürlüğü arasından imzalanan işbirliği protokolüyle beraber Dezenformasyon mücadele işbirliği protokolü çerçevesinde Dezenformasyon mücadele eğitimi için bir arada bulunuyoruz. Günümüzde dijitalleşme Karşılaştığımız en büyük sorunlardan biri yanlış bilgi ve yanlış haberlerdir. Bu durum bilgi güvenliği kavramına yeni bir boyut eklemiştir. Özellikle sosyal medyada vakit geçen gençlerimize Doğru bilgileri ulaşmaları konusunda bilgilendirmek ve farkındalık yaratmak amacıyla da bugünkü eğitimde bir araya gelmiş bulunuyoruz. Hep birlikte daha sorumlu medya okuyucuları ve sosyal medya kullanıcıları olmadığına da hep birlikte bir hedef gerçekleştirmek istiyoruz. Tabi Bakanlık olarak bu konuda birçok etkinlik, birçok aktivite de gerçekleştiriyoruz. Özellikle bir tanesinden de bahsetmek istiyorum. 81 ilde çeşitli zamanlarda gerçekleştirdiğimiz ‘Sosyal medyadan sosyal meydana’ projeleriyle gençlerimizin sosyal medya kullanımlarını azaltıp onları toplumla bir araya getirip milli ve manevi değerlerimizle sosyalleştirmek, sportif ve sosyal kültürel faaliyetlerle hayatın içinde aktif bir şekilde yer almalarını Sağlık amacıyla, iyi biliriniz tarafıyla gençlerimize çeşitli etkilikler, çeşitli meydanlarda, çeşitli alanlarda bulunmaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
![](https://www.mersingundem.com.tr/haberler/resimler/detay/d5f6ac43-ddc4-4eb0-999b-1892a277e79e.JPG)
DURMUŞ; “DEZENFORMASYONLA MÜCADELE TOPLUM SAĞLIĞI AÇISINDAN ÇOK ÖNEMLİ”
Mersin İl Milli Eğitim Müdürü Fazilet Durmuş da, “Hoş geldiniz. Sefalar getirdiniz diyorum. Pardon bir saniye. Çok özür diliyorum arkadaşlar. Şu anda bir haber var. İzmir'de deprem olmuş. Evet. Aslında İzmir'de bir deprem yok. Bugünkü konumuzun kapsamında işte dezenformasyon dediğimiz şey aslında tam da bu. Evet, hakikat yavaş ve tektir. Ama yalan hızlı ve çoktur. İngilizce'den Türkçe'ye bize bu şekliyle geçen dezenformasyon az önce dişte gördüğümüz gibi çok rahat bir şekilde ve hızlı bir şekilde bir cümle bir kişinin sarf ettiği cümle üzerinden salonda hemen bir etki alanı oluşturabiliyor. O yüzden sosyal medya ya da basın yoluyla halkın yanlış bilgilendirilmesi ve kirli bilgilerin bu şekilde yazığı yayılmasına da dezenformasyon diyoruz. Dezenformasyon çarpıtılmış ve yanlış bilginin kamuoyu oluşturmak ya da kaosa yol açmak için sıklıkla maalesef kullanılan yöntemlerden bir tanesi. Sosyal medya kullanıcıları ya farkında olmadan, yanılgıyla ya da kasten büyütülerek teyit edilmemiş bilgileri kitlelere hızlı bir şekilde oluşturup büyük boyutlarda kaoslara sebebiyet teşkil etmekte. Dezenformasyonla mücadele edebilmek için medya okuryazarlığı ve eleştiren düşünme becerilerinin artırılması büyük bir önem arz etmektedir. Bilgilerin güvenilir bir bilgi kaynağından olup olmadığı ve bu bilgilerin nasıl doğrulanacağı ve bir karar alırken yanlış bilgilerden bunu nasıl soyutlayacağımızı önce bizlerin daha sonra da gençlerimize ve çocuklarımıza bunu kavratabilmemiz lazım. Güvenilir ve doğru bilgiler için de kamu kurumlarının ve bilgi kaynağı konumundaki kurumların şeffaflığı ve hesap verilebilirliğinin üst düzeyde olması ve bilgiyi sorgulama konusunda da bir farkındalığın toplum içerisinde oluşması gerekiyor” şeklinde konuştu.
“DİJİTAL ORTAM BİLGİ ÇÖPLÜĞÜ”
Dezenformasyonun sorununun aslında tarihte de olduğuna dikkat çeken Durmuş, “Sadece bugüne özgü bir mevzu değil. Fakat kitlesel etkileşimler ve iletişimler arttıkça bu yanlış bilgi daha hızlı bir şekilde etrafa yayılıyor. Etki alanı somut ve soyut olarak çok daha fazla ve doğruluğunu ispatlamak da daha zor hale gelebiliyor. Toplumsal hayatta bulunan dezenformasyon sosyal bireyin aklını kitlelerin iradesine bırakarak kimliğini örttüğü anonimleşerek kalabalığın hareketine katılan bir linç kültürüne dönüşmekte. Bu bakımdan dezenformasyonla mücadele toplum sağlığı açısından da çok kıymetli ve değerlidir. Farklı mecralarda dolaşan şu anda da hani çok gündemde yine trans medya hikayeciliği baktığımızda dezenformasyonun etki alanını daha da fazla arttırmakta ve bu hikayeler öyle bir boyuta geliyor ki kalıcılığı ve devamlılığı da sağlanmış olabiliyor. Hatta hepinizin de bildiği Aşık Veysel'in eşinin kendisini terk ederken ayakkabısının içerisine para bıraktığının hikayesi vardır. Bu hikaye Aşık Veysel'in ailesi tarafından da defaten yalanlanmış olmasına rağmen hala toplumda kalıcılığı devam etmektir. O yüzden transmedya hikayeciliği bu açıdan etki alanı çok daha büyük. Ve anlaşılan o ki bu hikayelerin anlatıcılığı bilgi çöplüğüne dönüşen dijital ortamda dezenformasyonu üretenler için çok ciddi bir enstrüman olmaya da devam edecektir. Bu sebepten ötürüdür ki dezenformasyonla mücadelede kurumlar arası iş birliği çok önemlidir. İşte biz de bu kapsamda rektörlüğümüz Gençlik Spor İl Müdürlüğümüz, Çukurova TRT Bölge Müdürlüğümüz ve Adana Bölge Müdürlüğümüzle bununla mücadele için işbirliği protokolü imzalanması gerektiğini söylendiğinde biz de mutlu olduk. Çünkü buna en fazla muhatap olan bizim hitap ettiğimiz çocuklarımız ve gençlerimiz onların doğru bilgiyi nasıl ulaşabileceğini önceden bilginin kaynağı sadece öğretmenlerdi. Hatta benim tebellükte olanlar bilirler. Gazete kuponlarından alınan ansiklopediler bizim bilgi kaynağımızdı. Fakat şu anda etrafta, dijital platformun etki alanında genişlemesiyle birlikte bilgi kaynağı bizlerin çok daha ötesine geçti” dedi.
“DEZENFORMASYONA YENİLMEMEYİ ÖĞRENMELİYİZ”
“O yüzden çocuklarımızın ve gençlerimizin dezenformasyonla mücadele anlamında eleştiren düşünme medya okuryazarlığının kazandırılması da büyük bir ehemmiyet teşkil etmektedir. Biz protokolden sonra öğretmen arkadaşlarımızla bu farkındalığı artırmak adına gençlerin de dilini kullanarak çünkü gençler bugün çok uzun yazılı metinleri okumaktansa görsel efeklere çok daha güveniyor” şeklinde konuşan Durmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Oyun metnini yazan da oynayanlar da öğretmen arkadaşlarımızdır. Aile, tiyatro topluluğu olan öğretmenlerime de sizlerin huzurunda ben çok teşekkür ediyorum. Gece gündüz çalışarak kısa bir süre zarfında bu oyunu ortaya çıkardılar. Ve biz geçmişimizden de ders alarak bu dezenformasyona yenilmemeyi öğrenmeliyiz. Dezenformasyonla mücadele kapsamında bütün yetişkinler olarak ve kurumlar olarak el ele verelim gençlerimizi milli kirliliğin içerisine hapsolmuş değil, doğru bilgiyi üreten, ürettiği bilgiyi kendisinden başlayarak ailesine ve topluma faydalı olabilecek olana evirebilecek gençlik olsun diyorum.”
PROF. DR. EROL; “DEZENFORMASYON SINIR TANIMAYAN KÜRESEL BİR RİSK”
MEÜ Rektörü Prof. Dr. Erol Yaşar da, “Öncelikle bu işbirliğine ev sağlığı yapmaktan büyük bir memnuniyet duyduğumu ifade etmek istiyorum. Bugün burada 18 Kasım 2024 tarihinde ortak partide buluşarak imzaladığımız dezenformasyonla mücadele kurumlar arası işbirliği protokolünün ilk çıktılarını alıyoruz. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, Mersin Üniversitesi İl Milli Eğitim Müdürlüğü, TRT Çukurova Bölge Müdürlüğü ve Gençlik Spor İl Müdürlüğü gerçeğin üzerine örtmeye çalışan dezenformasyonla mücadele etmek için bir araya geldik. Dezenformasyon karşı daha az dirençli olan ve internetin olumsuz etkilerine en fazla maruz kalan gençleri bilgilendirmek, toplumun genelinde farkındalık oluşturmak, dijital okul yazarlığı yaygınlaştırmak ve dezenformasyonun önünü kapatmak amacıyla kurumlar arası işbirliği ile çalışmalar yapıyoruz. Değerli konuklar, pandemi ve deprem gibi kriz dönemlerinde İsrail'in Gazze'de yürüttüğü soykırımda dezenformasyonun kitleleri nasıl gerçekleşir bilgilerle yanılttığını gördük. Dezenformasyon sınır tanımayan küresel bir risk. Bu riskle mücadele tüm kurumlara büyük görevler düşüyor. Mersin Üniversitesi ailesi olarak bizler de üzerimize düşen görevleri eksiksiz bir şekilde yerine getirmeye çalışıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi, dezenformasyonun demokrasiyi yozlaştıran, bireysel hak ve özgürlüklere hedef alan yıkıcı ve etkilerine karşı topyekun mücadele etmemiz gerekiyor. Bizler de bu bilişle hareket ediyoruz. Değerli gönüllü eğitimcilerimiz, farklı kurumlardan gelerek Mersin'in dezenformasyonla mücadele eğitim ordusunu oluşturan sizlerle, sizleri de saygıyla selamlıyorum. Sizlerin varlığı gerçeği sönmeyen bir ışığı olacak. Gençler, zihinler sizlerin vereceği bilgilerle daha da aydınlanacak. Buradaki 150 gönüllü eğitimcilere ayrı ayrı teşekkür ve şükranlarımı sunuyorum. Sevgili öğrencilerim, bu vesileyle sizlere de seslenmek istiyorum. Siz değerli öğrencilerimiz tarafından üniversitemiz bünyesinde dezenformasyon ve mücadele öğrenci topluluğu kuruldu. Şu an topluluğumuzun yönetim kurulu da aramızda. Bu genç kardeşlerimizle çalışmalarında başarılar diliyorum. Yolunuz ve çalışmalarınız verimli olsun” dedi.