Bir zamanlar bayram alışverişleri, bayrama bir hafta kala başlar, insanlar çarşıda alışveriş yaparken gözlerinden mutluluk okunurdu. Hava bir nevi şenlenir, caddeler renk renk, rengârenk alışveriş torbalarıyla dolup taşardı. Ancak ne yazık ki, bu görüntüler artık geride kaldı. Artık bayram alışverişi, bayrama 2-3 gün kala, hatta bazen 1 gün öncesinde, büyük bir telaşla yapılıyor. Peki, değişen ne? İnsanlar neden eskisi gibi bir hafta önceden hazırlığa başlamıyor?
Ekonomik kriz
İş yerim çarşı merkezinde, insanların alışveriş alışkanlıklarındaki değişiklikleri doğrudan gözlemleyebiliyorum. İnsan yoğunluğunun arttığı o günlerde, önceden sevinçli, telaşlı ama bir o kadar da mutluluk dolu olan bayram alışverişlerinin yerini, adeta bir çarşamba pazarı gibi geçen son dakikacılık aldı. İnsanlar ellerinde torbalarla koşuşturuyor, hızlıca karar veriyor, ihtiyaçları kadar alıp çıkıyor. Ve çoğunlukla, ellerinde cepte olmayan o para, alışveriş yapabilmeleri için bir darbe etkisi yaratıyor. Eski günlerin alışveriş keyfi, şimdi yalnızca bir gereklilikten ibaret.
Peki, bu değişimin arkasında ne var? Elbette ki, ekonomik kriz. Bugün bir maaşla geçinmek, önceki yıllara göre daha da zorlaşmış durumda. İnsanlar maaşlarını, borçlarını ödemek, günlük ihtiyaçlarını karşılamak için harcıyor. Bayram, yıllardır ailelerin birbirine hediye aldığı, çocukların bayramlıklarını giydiği, komşuların birbirlerine ikramda bulunduğu o özel günlerden biri olmasına rağmen, bu yıllarda pek çok insan bayram hazırlıklarını maaşlarını aldıkları günler öncesine kadar ertelemek zorunda kalıyor.
Keyfimiz kaçtı
Çoluk çocuk, bayramdan bir gün önce alınan maaşla hazırlanıyor. Bu, bir bakıma bayramı bayram yapan o eski geleneksel heyecanı yok ediyor. Eskiden insanlar bayram öncesinde birkaç hafta önceden alışveriş yapıp, bu süreçten keyif alır, birbirlerine bayram hediyeleri alırken bile düşünceli olurdu. Oysa şimdi alışverişin hemen ardından cebimize bakıp "Acaba yeter mi?" diye düşünmek, neredeyse alışkanlık haline gelmiş durumda.
Ekonomik daralma, yalnızca tüketim alışkanlıklarını değiştirmekle kalmıyor, aynı zamanda insanlar arasındaki dayanışma ruhunu da zedeliyor. Bayramlar, geçmişte insanlar için sadece bir tatil değil, bir araya gelme, birlikte zaman geçirme, maddi manevi destek olma anlamına gelirdi. Oysa bugün, bayramdan bir gün önce, insanlar sadece "gerçekten ihtiyaç duyduğum ne varsa onu alayım" anlayışıyla alışveriş yapıyor.
Hatırlamak iyi gelecek
Evet, bayram bir kutlama, bir neşe kaynağı olmalı, ancak ekonomik zorluklar mutsuzluğa ve geçim derdine itiyor. Bir an için eski bayramlardan birini hatırlamaya çalışın… O eski gelenekleri, o bayram sabahı kahvaltılarını, kapıların çalınıp şekerlerin ikram edilmesini… O zaman belki de “bayramda sevinç ve huzur” anlayışının aslında sadece maddi durumla değil, manevi bir zenginlik ile daha güçlü hale geleceğini düşünebiliriz.
Ama belki de en önemlisi, bayramın gerçek anlamını unutmadığımız bir döneme de hep birlikte adım atmamızdır. Bugün, eski bayramların mutluluğuna ve manevi değerlerine odaklanarak, yaşadığımız zorlukları aşmamız gerektiğini bilerek, bir nebze de olsa neşemizi kaybetmeden iyi bayramlar diliyorum.