Mersin Emek ve Demokrasi Platformu üyeleri, Akdeniz Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü önünde çalıştıkları birimden başka birimlere sürgün edilen işçilerle ilgili eylem yaptı. Burada bir açıklama yapan Büro Emekçileri Sendikası (BES) Mersin Emek ve Demokrasi Platformu ve KESK Dönem Sözcüsü Kemal Göçmen, “13 Ocak 2025 Tarihinde Akdeniz Belediyesi'ne kayyum atanması sonrası, çok geçmeden bir hafta içerisinde işçilere yönelik ağır mobbing ve hak ihlalleri gerçekleşmeye başlamıştır. Tarafımıza ulaşan bilgilere göre aralarında psikolog, sosyolog, mimar, mühendis, gazeteci, proje uzmanı, sekreter, büro personeli, kalem çalışanları da olmak üzere yaklaşık 150 işçi görev yerinden alınarak Belediye'nin Çevre Koruma Birimi'nde süpürge ve çöp kamyonunun arkası gibi işlere sürgün edilmiştir. Sürgün edilenler içerisinde hamile kadın, yaşlı ve sağlık durumu elverişli olmayan kişiler gözetilmeksizin yıldırmalara devam edilmekte, bu hukuksuz görevi kabul etmeyen tüm işçilere her gün tutanak tutulmaktadır. Görevli amirler tarafından, şifahi olarak işçilere temizlik görevini kabul etmeyen işçiler hakkındaki tutanak sayısının 5'i bulması durumunda kovulacakları yönünde tehditler savrulmaktadır. Verilen hukuka aykırı görevi kabul etmeyen işçilere bugüne kadar 2 defa tutanak tutulmuş olup işten çıkarma tacizi devam etmektedir. Birçok işçi ise ödeyecek kredisi, bakmakla yükümlü olduğu ailesi, hasta yakını ve sair ekonomik sebepleri olduğundan verilen görevi istemeyerek kabul etmiştir” ifadelerini kullandı.
“SÜRGÜN EDİLENLER ARASINDA AK PARTİLİ VE MHP’Lİ İŞÇİLER DE VAR”
Sürgün edilen işçiler arasında iktidara muhalif işçiler olduğu gibi iktidar yanlısı olup kayyumdan önceki DEM Parti Eş Başkanları'nın yönetimini takdir eden AK Partili ve MHP'li işçilerin olmasının fütursuzluğun en ileri hali olduğunu ifade eden Göçmen, “Salt muhalefeti değil kendi seçmeninin tarafsız iradesini bile kaldıramayan bir yönetim anlayışıdır, kayyum rejimi. Türkiye'nin idari yapısı çerçevesi, Anayasa'nın idareyi düzenleyen 123. Maddesi, merkezi idareyi düzenleyen 126. Ve mahalli idareleri düzenleyen 127. Maddeleri ile şekillendirilmiştir. İdarenin bu iki kanadı her ne kadar birbirinden farklı usul ve esaslara göre düzenlenmişse de idarenin bütünlüğü ilkesi gereği birbiri ile uyumlu ancak, biri diğerinin alanına kanun dışı müdahale etmeden çalışma yürütmesi, kamuya hizmet sunması esas alınmıştır. Yerinden yönetim ilkesini kabul eden mahalli idareler düzenlemesiyle idari yetkilerin bir bölümü merkezi yönetimin dışındaki yerel otoritelerce kullanılması öngörülmüştür. Ancak görüyoruz ki kayyum uygulaması bu ilkeyi zedelediği gibi kayyum pratiği de doğrudan merkezi yönetime hatta iktidara bağlı bir birim gibi hareket etmektedir. Bugüne kadar kayyum rejiminin yarattığı ihlaller ile ilgili ne dile getirdiysek bugün tek tek gerçekleştiğini görmekteyiz. Önce halkın iradesi gasp edilmiş, şimdi de emekçinin emeği, alın teri, işçilik hakları, çalışma özgürlükleri ihlal edilmektedir. Halkın Belediyesi abluka altına alınarak halktan sakınılırken yine halka gerçekten hizmet veren Belediye çalışanları da yerel iradeye hukuka aykırı bir şekilde uzaklaştırılmaktadır. Kayyum olarak geçici tedbirle atanan Zeyit Şener, sanki hiç gitmeyecekmiş gibi tüm Belediye teşkilatında değişiklikler yapması istisnai görevinin gereklerine uymadığını göstermektedir. Mersin Emek ve Demokrasi güçleri olarak kayyum Zeyit Şener'i; halk iradesi ile atanmış, göreve gelmiş, belediye hizmetine katılmış olan tüm işçilere yönelik mobbing ve hak ihlallerini sonlandırmaya, işçileri eski görevlerine iade etmeye ve Akdeniz halklarının iradesine saygı göstermeye çağırıyoruz” şeklinde konuştu.