Edebiyat dünyasına yeni bir soluk getiren Yazar Erman Şahin, ilk kitabı ‘Karanfilin İzi Kaldı’ ile okurlarla buluştu. Kitap, hem duygu yüklü anlatımıyla hem de derinlikli karakterleriyle büyük ilgi gördü. Yazar, okutulmayan kız çocuklarını, hayattan koparılan kadınları, savaşların gölgesinde verilen yaşam mücadelesini, hiç dönmeyecek olanlar için tutulan yasları, ayrılan yollara rağmen tükenmeyen umutlu bekleyişleri, geride kalanların kabuk tutmayan yaralarını 14 bağımsız öyküde bir araya getiriyor. ‘Karanfilin İzi Kaldı’ sade ve akıcı anlatımıyla hem toplumsal buhranı hem de bireyin bunalımını aynı köprüde buluşturuyor. Toplumsal yaralara parmak basan öyküleriyle dikkat çeken Şahin ile bu etkileyici eseri üzerine keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
KİTAP 14 ÖYKÜDEN OLUŞUYOR
Kitabınızın başlığı, içeriği ve teması hakkında bize biraz bilgi verebilir misiniz?
Kitabımın adı Karanfilin İzi Kaldı. Yaşamın içinden ve toplumsal yönü baskın olan on dört öyküden oluşmaktadır.
Bu kitabı yazmaya nasıl karar verdiniz?
Herkesin bir kimsesizliği var yaşamda. Başımıza gelmeyene kadar başkasının yaşadıklarından haberimiz yok. Büyük bir sessizliğin içindeyiz. Ben de bu sessizliği bir nebze olsun kendimden başlayarak tabi kırmak ve bakın kapanmayan yaralarımız var demek için bu yola çıktım.
Hikayenin ilham kaynağı nedir?
İlhamdan öte amacım yaşanan olayların insanlar üzerindeki psikolojik etkilerini dile getirmek bir yanıyla içindekileri ortaya dökmek.
Kitabınızda ele aldığınız ana temalar neler?
Kadın cinayetleri, savaşlar, yıkımlar, okula gönderilmeyen kız çocukları, 80'li ve 90'lı yıllarda yaşanan siyasal ve toplumsal olayların bireydeki etkileri.
“HİSSEDEREK YAZMAYA ÇALIŞTIM”
Bu temaları yazarken kişisel bir bağ kurduğunuz noktalar oldu mu?
Hissederek yazmaya çalıştım. O yaranın kabuğu dökülse de ben iziyle dertleşmeye çalıştım. İçselleştiremediğimiz zaman cümlelerimiz eksik kalır ve samimiyet yönü zayıf olur.
Kitabınızda sıkça karşılaşılan karakterlerden birileri var mı?
Uzak öykümdeki anne ve kız bugünkü orta doğu coğrafyasındaki savaşlardan dolayı yakınlarını kaybeden bütün insanların yansımasıdır.
Karakterlerinizi yaratırken ne tür bir süreçten geçtiniz?
Çok gözlem yapıp elimden geldiğince değindiğim konular üzerine okumalar yaptım.
Kitabınızda yer alan hikayeler arasında bir bağ var mı, yoksa her bir hikaye tamamen bağımsız mı?
Bazı hikayelerimde ortak bağlar var. Aynı mahallede yaşayan iki karakterin hikayesi var.
Kitabınızın en çok hangi duyguyu veya düşünceyi uyandırmasını umuyorsunuz?
Anlamak ve anlaşılabilmek çok önemli. Bunun temelinde de empati vardır.
Kitapta kullandığınız dil ve üslup konusunda özel bir tercih yaptınız mı?
Sade bir dil kullandım. İsteğim herkesin rahatça okuyabilmesi.
“KİTAP 3.5 YIL GİBİ BİR SÜREDE BİTTİ”
Anlatıcı bakış açısını nasıl seçtiniz?
Her öyküde değişiyor. Bazen üçüncü kişi bazen karakterin kendisi yahut bir hayvanın gözünden anlatıyorum.
Kitabınızda belki de okurların ilk bakışta fark etmeyeceği ince detaylar var mı?
Öykülerin psikolojik yönü ağır bastığı için olay örgüsündeki detaylandırmaların sonradan anlaşılabilir.
Bunlar hakkında bize ipuçları verebilir misiniz?
Bunu okura bırakalım öncelikle ama şunu söyleyebilirim öykülerimizin konularını çok uzakta aramasınlar hepsi yanı başımızda. Bugünün savaş gerçekliğine bakarak öyküleri anlayabiliriz. Yahut okula gönderilmeyen kız çocukları, öldürülen kadınlar.
Yazma süreciniz nasıl bir süreçti? Kitap ne kadar sürede şekillendi?
Kitap 3.5 yıl gibi bir sürede bitti. İşimden kalan zamanımı öykülerime harcıyordum. Öykülerimin taslak çalışması bitince tekrar okudum. Gerekli düzenlemeleri yapıp son şeklini vermeye çalıştım. Bu noktada öykülerimi geliştirebilecek değerli isimlerden de fikir aldım.
“YAZMAK YENİDEN YAŞAMAKTIR”
Bu kitabı yazarken sizi en çok zorlayan şey ne oldu? Karakterler mi, olaylar mı, yoksa yazım tarzı mı?
Yazmak yeniden yaşamaktır. İçim acıdı, yeryüzü için daha güzel öyküler yazmamak beni üzdü. Bu bağlamda olayların derinliği daha fazlaydı.
Yazmaya başlamak için belirli bir ritüeliniz var mı?
Öyküyü önce kafamda kurgulayıp sonra yazıya döküyorum.
Belirli bir yer veya zaman dilimi tercihiniz var mı?
Yer konusunda kalemim dünyanın gezgini gibi. Toplumsal yaşamın etkileyen olayların dönemlerini daha çok baz alıyorum.
Kitabınızın her bir öyküsünde farklı bir dünyaya adım atıyorsunuz. Bu kadar çok farklı hikaye kurgulamak nasıl bir deneyimdi?
Her hikaye farklı bir yolculuk ancak bunu başka insanlara aktarmanın sevinci bütün yorgunluğumu alıyor. Ve bana büyük bir tecrübe kazandırıyor.
Kitap yazarken dış dünyadan aldığınız ilhamı nasıl entegre ediyorsunuz?
Kendi düşüncemden öte duygularımla yaklaşıyorum olaylara. İki duygunun yol arkadaşlığı, yoldaşlığı anlamlı oluyor. Bu yoldaşlığın temelinde sessizliğe ses olmak var.
Günlük yaşamdan veya toplumsal olaylardan ne kadar etkileniyorsunuz?
Çok fazla etkileniyorum. Gündüzleri kalabalığın içinde unutsak da geceleri unuttuğumuz sandığımız her şey yastığımızın diğer ucunda.
Kitabınız yayımlandığında, okurlardan aldığınız ilk geri bildirimler nasıldı?
Yapıcı eleştiriler aldım. Özellikle okur eleştirileri benim için kıymetliydi. Hem güven verdi hem de gelişimim için iyi bir atölye oldu bana.
Bu geri dönüşler size nasıl hissettirdi?
Yazdıklarınızın önemsenmesinin verdiği değer bambaşka bir şey.
“YENİ ÖYKÜLER YAZIYORUM”
Şu anda yeni bir proje üzerinde çalışıyor musunuz?
Yeni öyküler yazıyorum bunun yanında daha çok okuyorum.
Kitaplarınızın tarzı ya da teması açısından bir değişiklik yapmayı düşünüyor musunuz?
Çok bir değişiklik yok aslında konu olarak. Yaşamın içindeki sessiz yaralara değinmeye çalışacam.
Gelecekteki eserlerinizde daha çok hangi konulara değinmeyi planlıyorsunuz?
Ötekileştirme, çoğunluğun baskıcı yönü.
Yeni hikayelerinizin teması ne olabilir?
İnsan'a dair her şey olabilir.
Okurlardan aldığınız geri bildirimler, gelecek projelerinizde nasıl bir yön değişikliği yapmanıza sebep olabilir?
Tabi ki, okur eleştirisi sonraki eserlerimin dil ve konu açısından geliştirir.
Yeni bir kitap yazmaya başladığınızda, hangi aşamaları izliyorsunuz?
Önce yaşamı ve insanlığı etkileyen olaylara inceliyorum.
Yazarlık yolculuğunuzda en çok hangi yazarlar size ilham verdi?
Dostoyevski, Maksimum Gorki, Edgar Allan Poe, Oğuz Atay, Yaşar Kemal, Sabahattin Ali.
Bir yazar olarak kendinizi 10 yıl sonra nerede görüyorsunuz?
Zaman gösterecek onu bilemiyorum.
Gelecekte hangi projelere imza atmak istersiniz?
Barışın egemenliği olduğu dünyada güzel öykülerle yaşamıma devam etmek isterim.