Haber Merkezi
Oğuz, 30 yıl önce alınmış bir diplomanın iptal edilmesi ve ardından gelen gözaltı kararının hukuki değil, siyasi nitelik taşıdığını savundu. "Bir belediye başkanı, Cumhurbaşkanlığı ön seçimi öncesinde gece yarısı gözaltına alınıyorsa, burada hukuk değil, hesap görülüyor demektir" ifadelerini kullanan Oğuz, üniversite ve yargı makamlarına, "30 yıl sonra mı aklınız başınıza geldi?" sorusunu yöneltti. Gözaltı kararlarının usule uygun olmadığını ve gözdağı vermek amacıyla alındığını belirten Oğuz, "Sahur vakti yapılan gözaltılar, 28 Şubat dönemini akıllara getiriyor. Bu ülke bir daha o karanlık günlere dönmemeli" dedi. Yargının tarafsızlığının zedelenmesinin, halkın devlete olan güvenini sarsacağını vurguladı.
"SUNÎ GÜNDEMLERLE GERÇEK SORUNLAR GİZLENİYOR"
Oğuz, diploma tartışmaları ve siyasi operasyonların ülkenin gerçek gündemini perdelediğini öne sürdü. "Milyonlarca insan geçim derdindeyken, haftalardır diploma konuşuyoruz. Oysa millet adalet ve güven istiyor" diyen Oğuz, hukukun siyasallaştırılmasının sadece muhalefeti değil, ülkenin geleceğini de tehdit ettiğini ifade etti. Dış politika konularına da değinen Oğuz, Gazze'de yaşanan insani kriz karşısında İslam dünyasının sessiz kalmasını eleştirdi. "İsrail'in zulmüne karşı artık sadece kınamak yetmiyor. Etkili adımlar atılmalı" diyen Oğuz, Türkiye'nin Filistin konusunda daha net bir tutum sergilemesi gerektiğini belirtti. İslam İşbirliği Teşkilatı'nın acilen toplanması, İsrail ile diplomatik ve ticari ilişkilerin sonlandırılması ve Refah Sınır Kapısı'nda insani yardım koridoru açılması gerektiğini ifade eden Oğuz, "Gazze için konuşmanın ötesine geçmeliyiz. Harekete geçmediğimiz her gün, daha fazla sivil hayatını kaybediyor" dedi. Açıklamasının sonunda Oğuz, Türkiye'nin hem iç hem de dış politikada adaleti önceleyen bir tutum sergilemesi gerektiğini vurguladı. "Bu ülkenin insanı baskı değil hukuk, kutuplaşma değil huzur, suskunluk değil adalet istiyor. Bu sesi duymayanlar, milletin vicdanında çoktan mahkûm olmuştur" dedi.