Mersinlilere yerel işletmelerden alışveriş yapmaları çağrısında bulunarak yereli korumanın hayati bir konu olduğu üzerinde duran MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan Kızıltan, pandeminin iş dünyasına etkilerini değerlendirerek, çözüm önerilerini sıraladı. Dünyanın, üçüncü milenyumun daha ilk yıllarında 2008 küresel finans krizini yaşadığını anımsatan Kızıltan, 2008 krizinin; etkileri, ekonomik ve siyasi sonuçları anlamında tarihin en uzun soluklu krizi olduğunu belirtti. Bu krizde küresel ticaret hacminin daraldığını, pazarların daraldığını ve rekabetin arttığını kaydeden Kızıltan, “Türk iş dünyası gerçekten büyük bir mücadele verdi ve tüm zorluklara rağmen üretime, ihracata, istihdama devam etmeye çalıştı, ülkesinin gücü oldu. Ancak, 2008 ekonomik krizi ülkemizin etrafını saran Arap coğrafyasında, Arap yarımadası ve Kuzey Afrika’da ciddi toplumsal sorunlara neden oldu. Yaşanan ‘Arap Baharı’ ile Kuzey Afrika ve Orta Doğu pazarımız zora girdi. Pazarlara açıldığımız kapılar zora girdi. Suriye ile bu sorun daha da önemli bir siyasi sorun olarak, hem sınır çatışmasına hem de büyük bir mülteci sorununa maruz kalmamıza neden oldu. Bu bölgelere yakın bir kent olan Mersin olarak hem daralan pazarların, hem azalan ticaretin hem de mülteci sorunun olumsuz etkilerini yakından yaşayan kentlerin başında geldik. Tüm bu süreçlerin henüz olumsuz etkilerini atlatamadan korona virüs salgını tüm dünyaya bir kabus gibi çökerken, ülkemiz ve kentimiz de bundan nasibini aldı” ifadelerini kullandı.
“PANDEMİDE İŞ DÜNYASININ TÜM BİRİKİMLERİ TÜKENDİ”
Kızıltan, dünyanın böyle bir pandemiye hazırlıklı olmadığını, ancak gelişmiş ve ekonomik istikrarı yakalamış olan ülkelerin hastalıkla etkin mücadele etmeyi başaramasalar da ekonomilerini büyük desteklerle ayakta tutmayı başardıklarına dikkat çekerek ,“Türkiye olarak iş dünyasının da katkı ve fedakarlıklarıyla -ki bu süreçte iş dünyası işten çıkartma yapmamaya çalıştı, bu süreci bir toplumsal dayanışma olarak gördü ve eldeki tüm birikimlerini tüketti- gerekse kamunun önemli destekleriyle bu sıkıntılı süreci bugüne kadar getirdik” dedi. Ekonomisi KOBİ’lere dayanan Türk ekonomisinin tüm zorluklara rağmen ayakta durmaya çalıştığını ifade eden Kızıltan, “ Kısıtlamalar arasında, tüm önlemleri alarak üretmeye, ihraç etmeye devam ettik. Zorluklara rağmen üretim kapasitemizi, hatta ihracatımızı arttırdık ama bunu büyük bedeller ödeyerek yaptık. Dövizdeki olağanüstü artış maliyetlere yansıdı ve kar marjları eridi. Ürettik ama para kazanamadık. Sermaye yapıları zaten zayıf olan KOBİ’ler bu süreçte elindeki tüm ihtiyaç akçelerini de tüketti” şeklinde konuştu.
“ÖZELLİKLE KÜÇÜK ESNAF BÜYÜK YARALAR ALDI”
Üretim ve ihracat yapanların az da olsa direndiklerini ve tekeri çevirmeye devam ettiklerini vurgulayan Kızıltan, “Ancak, bu pandemi sürecinde özellikle eğitim ve turizm gibi hizmet sektörleri ve küçük esnaf olağanüstü büyük yaralar aldı. Artık kredi gibi araçlar da çözüm olmamaktadır, çünkü işleri tamamen duran bu sektörlerin bu kredileri vadesinde ödeyebilmesi mümkün değildir. Özellikle eğitim ve turizm gibi hizmet sektörleri için farklı destek mekanizmalarının bulunması gerekmektedir. Bu sektörlerin ayakta kalabilmesi için daha etkin, daha uzun vadeli ve hibe desteği gibi daha kapsamlı doğrudan yardımlar planlanmalıdır. Özellikle kentlerin yerel işletmeleri, yerel markaları desteklenmeli, vatandaşların da bu konuda yerel marka ve işletmeleri tercih etmeleri gerekmektedir” dedi.
“YEREL İŞLETME VE MARKALARA SAHİP ÇIKMALIYIZ”
Yerel işletme ve markaların büyük ve çok güçlü uluslararası şirketlere ezdirilmemesi gerektiğinin altını çizen Kızıltan, yeni yasal mekanizmalar kurulmasını istedi. Bu noktada vatandaşlara önemli görev ve sorumlulukların düştüğünü söyleyen Kızıltan, yapılan alışverişlerde yerel işletmeleri seçmenin kentin istihdamına, refah ve huzuruna katkı sağlayacağının altını çizdi. Mersinlileri duyarlı olmaya çağıran Kızıltan Bu süreç toplumsal bir dayanışma süreci olarak görülmelidir. Hepimizin yereli koruması hayati bir konudur. Kentin kurumları da tek tek vatandaşlarımız da şirketlerimiz de yerel yönetimlerimiz de tüm ürün veya hizmet alımlarında yereli tercih etmelidir. Elbette kamunun alması gereken önlemler, atması gereken adımla vardır ve bunu tüm yetkililerle sürekli konuşuyor, demeçlerimizde de burada yaptığımız gibi herkese duyuruyoruz. Ancak, kentin sahipleri olarak hepimizin bu noktada görevleri var. Satın aldığımız en küçük ürün ve hizmette dahi kentin esnafını veya işletmelerini tercih etmeye, kente istihdam oluşturan yerel markaları tercih etmeye çalışmalıyız” şeklinde konuştu. Bu zamanların tam bir dayanışma, paylaşma, birbirimize destek olma zamanı olduğunu kaydeden Kızıltan “Ekonomi, ülkemizin huzurunun ana payandasıdır. Ekonomiyi korumaya yönelik her destek ülkemizin sosyal huzurunu ve geleceğini korumaya verilen destektir. Güzel ülkemizi geleceğe güçlü şekilde taşıyacak saç ayağı bellidir; ekonomi, eğitim ve hukuk. Büyük bir ülke ve büyük bir milletiz. Umutsuz olacak bir şey yok” diyerek potansiyellerin eyleme ve somut bir değere dönüştürülmesi gerektiğini söyledi.