DEVA Partisi Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, Göksu Deltası’nda yer alan Kuş Cenneti’ndeki yangınları meclis gündemine taşıdı. Göksu Deltası’nın uluslararası Ramsar Sözleşmesi'ne dâhil edildiğini hatırlatan Ekmen, “Çevre Bakanlığı tarafından da özel çevre koruma bölgesi olarak ilan edilmiş çok özel bir sulak alandır. 300'ün üzerinde kuş türüyle bir kuş cenneti olarak anılmakta, deniz kaplumbağaları için de önemli bir yuvalama alanıdır. Ancak buranın hem yanlış tarımsal sulama politikalarıyla hem korunmasıyla ilgili çok ciddi sorunlar söz konusudur ve en son, geçtiğimiz günlerde bin dönümden fazla sazlık yanarak ve bu yangına da zamanında ve doğru müdahalede bulunulamayarak büyük bir zarar görmüştür. Çevre Bakanlığını ve Tarım Bakanlığını hep birlikte Göksu Deltası Özel Çevre Koruma Bölgesi'yle ilgili olarak duyarlılığa ve oradaki tedbirleri gözden geçirmeye davet ediyorum” ifadelerini kullandı.
“HER BİR KİŞİNİN CANI BU DEVLETİN NAMUSUNA EMANETTİR”
Yargıdaki hukuksuzluklara da dikkat çeken Ekmen, “Gün geçmiyor ki bir yargısal fecaatle karşı karşıya kalmayalım. Her ne kadar Sayın Cumhurbaşkanı Yargı Reformu Stratejisi'ni açıklasa dahi bizim büyük büyük sözlerden önce insanların hayatını altüst eden küçük olaylarda ciddi bir adalete ihtiyacımız var. Bugün bunların iki örneğine dikkat çekmek istiyorum; biliyorsunuz, Zonguldak'ta siyasi kimliği de olan bir zatın işlettiği kaçak bir madende Afganistan kökenli Vezir Mohammad Nourtani önce yaralanmış, daha sonra bu kaçak madenin ortaya çıkma korkusuyla failler tarafından bulunduğu yerden kaçırılarak, yakılarak öldürülmüştü ve bu konu kamuoyunda büyük bir infial yaratmıştı. İddianamede aynı şekilde iştirak hâlinde kasten adam öldürme suçundan dava açılmıştı ancak geçtiğimiz hafta esas hakkındaki mütalaa bilinçli taksirle adam öldürme üzerinden verilmiştir. Sayın Başkan, şüphesiz, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan her bir kişinin canı bu devletin namusuna emanettir ancak çok zor şartlarda Türkiye'ye gelmiş, mülteci hâline gelmiş, ailesinin ve kendisinin hakkında vatandaşlıktan kaynaklı herhangi bir yasal koruma statüsü dahi olmayan birisinin bu muameleye maruz kalması, zaten Türk vatandaşlarının maruz kaldığı birçok adaletsiz yargı uygulamasının yanında bir de bu zor durumdaki kişinin mülteci olmasından kaynaklanan bir umursamazlık olarak vicdanlı insanlarda bir kaygı ve tepki yaratmıştır. Yani bilerek bir insanı yakan, yaktığı cesedi gizleyen, bunun için büyük bir çaba sarf eden, "Adamın kimliği yok, zaten Afgan; yakalım gitsin." ve sonra da "Yaktık biz onu." diye tutanaklara geçecek şekilde beyanları olan bu kişiler hakkındaki soruşturmanın bu şekilde tamamlanmaması gerekir; ümit ediyoruz ki yargı, hakkaniyet ve adalet açısından vazifesini yapar. İkinci konu, yine, bireysel adalet çabalarının bir örneği olan ama aslında herkesi altüst eden Pınar Gültekin davası hakkında Yargıtayın ilgili dairesinin vermiş olduğu bozma kararıydı. Evet, başsavcılık itirazda bulundu ama biz artık neredeyse münferit olmaktan çıkan yargı sisteminin idare etme şeklinin âdeta sistematik sonuçları olan kadın cinayetleri açısından... Pınar Gültekin'in önce boğulmaya çalışılmasının, cenin pozisyonunda varile konularak yakılmasının, sonra üzerine beton dökülerek kaldırılmasının nasıl canavarca hisle işlenen bir fiil değil de normal bir öldürme fiili olarak tanımlandığını gerçekten anlamakta zorlanıyoruz” şeklinde konuştu.
![](https://www.mersingundem.com.tr/haberler/resimler/detay/db42a052-cd90-42e0-ae51-97af36fc9c98.jpg)
“KADIN CİNAYETLERİNDEKİ HAKSIZ TAHRİK İNDİRİMİNİ KALDIRIN”
Artık bu kadın cinayetlerinde yargı faaliyetleri ile haksız tahrik, iyi hâl ve benzeri kararlarla âdeta şiddeti teşvik eden uygulamaların, bu imkânların bu dava tiplerinde gerekirse yasal olarak ortadan kaldırılmasını talep eden Ekmen, “Bu konuda belirli dava tiplerinde bu iyi hâl ve benzeri uygulamaların hatta haksız tahrik uygulamalarının daha sıkı bir denetime tabi olması hususunda Meclisin gerekirse bir yasama faaliyetine ihtiyacı varsa bunu yapması gerektiğini düşünüyoruz. Şimdi, kadınla ilgili olarak burada sürekli konuşuyoruz. Gerçekten çok dikkatli bir dille, hiç kimseyi siyaseten dahi yargılayacak bir kelime kullanmadan bu soruna dikkat çekmiştim ve burada bazı örnekler de okudum, utanarak okudum, önce utanıyordum, sonra her gün milyonlarca insan bunu izliyorsa bu konuda biz niçin Mecliste konuşmayalım diye okudum. Şimdi burada beş altı örnek daha var, onları da okuyacağım. Bundan sonra ben yürütmenin bir adım atmasını bekliyordum yani bu gündüz kuşağı programlarında kadını her türlü çirkefliğin odağına yerleştiren, çocuğun üstün yararını yok sayan bu programlara karşı RTÜK'ün de zaman zaman muzdarip olduğunu bizzat Başkanın ağzından duyuyoruz. Ben bir düzenleme için bir adım bekliyordum, Sayın Başkan, yürütmeden beklediğimiz adım yasamadan geldi ama nasıl geldi? Keşke gelmeseydi. Bugün Kadına Karşı Şiddet ve Ayrımcılığı Araştırma Komisyonu saat 15.00'te toplanacak ve bu toplantıda Zahide Yetiş'i dinleyecek. Sayın Başkanım, ben merak ediyorum, acaba Sayın Hulki Cevizoğlu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Kadına Karşı Şiddet ve Ayrımcılığı Araştırma Komisyonunun Zahide Yetiş'ten öğreneceği ne var? RTÜK'ün dahi... Biliyorsunuz, iktidara yakın medyayla ilgili RTÜK uygulamalarına hepimiz tanığız. Dayanamayıp soruşturma açtığı bu Hanımefendiden bu Komisyonun ne öğrenecek? Mesela "Benim kayınbabamla on gün evli kaldı. Makbule'nin evlilik sayısı 13'e çıktı." Bunu mu öğreneceğiz? Yani Makbule'nin niçin bu hâle geldiğini mi Zahide anlatacak? "Karı kocanın büyük yüzleşmesi: Karım beni asansörcüyle aldattı." Bunu mu Zahide Hanım bugün Komisyonda anlatacak. "Baba olamıyorum ama çocuğum var." Bu trajediyi mi Zahide Hanım acaba Meclis Komisyonunda bize anlatacak? Türkiye bu olayı konuşuyor. Hele hele bu olay. Bir kadının -çok özür diliyorum- porno videosunu, o zavallı kadın diye izlettiler o kadın bile değildi. Kocası o gün onu öldürse sorumlu kim olacaktı? RTÜK soruşturma açtı. Zahide Yetiş canlı yayında bir kocaya karısına ait diye sahte porno video izlettiğini mi bize anlatacak? Dilek'in akıl almaz ilişkileri: Aynı stüdyoda 3 tane yasak aşkı konuşuyor sevgili AK Partili arkadaşlar. Dilek 7'nci aşkına diyor ki: "Benim kocam olacak." Zahide Yetiş bugün, bu Türkiye Büyük Millet Meclisinde, bu Komisyonda bunları mı anlatacak? Vaktimiz var. Bu sunumun behemehâl iptal edilmesi gerekiyor. Bu rezalete, bu çirkefliğe Türkiye Büyük Millet Meclisinin çatısı altında müsaade edilmemesi gerekiyor. Bu konuya da dikkatinizi çekmiş olayım” dedi.