Sinan Ateş soruşturmasında Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım ve eski MHP milletvekili Olcay Kılavuz’un aralarında olduğu 22 şüpheli hakkında delil yetersizliğinden kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi. Ankara’da uğradığı silahlı saldırı sonrasında hayatını kaybeden eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in davasında Eray Özyağcı, Vedat Balkaya ve Suat Kurt'un ortak hareket ederek eylemi gerçekleştirdikleri, Doğukan Çep ve Tolgahan Demirbaş'ın ise azmettirici oldukları öne sürülmüştü. İsmi geçen 5 kişi de ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası almıştı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, ilk davadan ayrı bir soruşturma açılarak yargılanan ve aralarında Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım ve eski MHP Milletvekili Olcay Kılavuz’un da bulunduğu 22 kişi hakkında takipsizlik kararı verdi.
“NASIL BİR ÜLKEDE YAŞIYORUZ? BİLMİYORUZ, BİLEMİYORUZ”
Karara sosyal medya hesabından yaptığı açıklamayla tepki gösteren İYİ Parti Mersin Milletvekili Burhanettin Kocamaz, “Sevgili Dostlar; Nasıl bir Ülkede yaşıyoruz? Bilmiyoruz, bilemiyoruz. Ülkede her gün yeni bir garabetle karşılaşıyoruz. Gençlerin geleceğe yönelik umutları her geçen gün kayboluyor. Gençlerin idealleri, geleceğe yönelik hayalleri yok oluyor. Artık gençleri bu Ülkede tutabilmek her geçen gün biraz daha zorlaşıyor. Zira “Devletin dini adalettir.” Derler. Ancak Ülkemizde adalet dağıtması gereken kurumlar tamamen siyasallaştı ve mevcut iktidarın güdümüne girdi. Böyle bir Ülkede hukuktan, adaletten bahsedilebilir mi? Adaletin olmadığı, hukukun işletilemediği bir yerde insanlar yarınından emin olabilir mi? Üzülerek belirtmeliyim ki, Ülkemizde hukuka ve adalete güven kalmadı. Ülkemizde, Adalet Kurumlarının içi boşaltıldı, bağımsız karar verebilme kabiliyetleri ortadan kalktı ve 15 Temmuz sonrasında Adalet Bakanlığı’na doldurulan ve birçoğu siyasete bulaşmış, iktidar partisinin değişik teşkilatlarında görev yapmış kişiler tarafından, mevcut iktidarın güdümünde kararlar vermeye başladı ve kantarın topuzu iyice kaçtı. Böyle bir Ülkede hangi hukuktan, hangi adaletten bahsedeceğiz. Böyle bir Ülkede hukuktan adaletten bahsedilebilir mi? Böylesine hukuksuz ve adaletsiz kararların alındığı bir yerde Adalet dağıtması geren kurumlara halkın güvenebilmesi mümkün olabilir mi? Bunları ne diye yazıyorum? Son günlerde yaşanan hukuk garabetlerinden. Kişiye ya da iktidara yakınlığına göre verilen kararlardan, uygulanan çifte standartlardan dolayı. Mesela iktidarı eleştiren herhangi bir siyasi, Cumhurbaşkanına hakaret ettiği gerekçesiyle anında gözaltına alınabiliyor, hatta tutuklanabiliyor ama Cumhurbaşkanı ve İktidara yakın olanlar hemen her konuşmalarında muhalefet partilerine ve iktidarın izlediği yanlış politikaları eleştiren herkese her türlü hakareti ve tehdidi yapabiliyor. Ama hiç bir savcı bu konularda kılını dahi kıpırdatmıyor. Aslında kıpırdatamıyor. Çünkü iktidar ve yandaşları ile ilgili bir konuda soruşturma açabilecek cesaretleri yok” dedi.
“HUKUKUN OLMADIĞI ÜLKEYE YATIRIM DA GELMEZ”
“Örnek mi? Genel Başkanımız Sayın Dervişoğlu tehdit ediliyor, ne Cumhurbaşkanından, ne Adalet Bakanından, ne İçişleri Bakanından ne de TBMM Başkanından herhangi bir kınama ya da ses yok. Böyle olunca da, hiç bir savcı bu konuda bir soruşturma açamıyor. Ama söz konusu, Zafer Partisi Genel Başkanı Sayın Ümit Özdağ olduğunda, Konuşma Antalya’da yapılmasına rağmen, Antalya ya da ikamet yeri olan Ankara savcısı değil de, kraldan fazla kralcılık yapan, daha önce Adalet Bakan Yardımcılığı yaparak siyasallaşmış İstanbul başsavcısı devreye girip gözaltı kararı, ardından da çıkarıldığı mahkemede tutukluluk kararı verdirebiliyor” ifadelerini kullanan Kocamaz, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü: “Üstelikte Antalya’da yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı’na hakaret suçu bulunamayınca, eski defterler karıştırılıyor ve yıllar önce yaptığı konuşmalar bahane edilerek, halkı kin ve nefretle birbirine kırdırmaya ve Suriyeli sığınmacıların Ülkelerine gönderilmesine yönelik açıklamaları nedeniyle tutuklama kararı verebiliyor. Peki yıllar önce yaptığı bu konuşmalar suç idiyse adama sormazlar mı? Bu kadar yıl neden beklediniz diyerek. Belli ki birileri talimat veriyor. Birileri de verilen bu talimatı uyguluyor. Ya da yukarıda belirttiğim gibi kraldan çok kralcılık yapıyor. Sevgili Dostlar; Ülkemiz yaşanan bu olaylarla ve Bolu-Kartalkaya’daki şu ana kadar açıklanan rakamlara göre 79 vatandaşımızı kaybettiğimiz otel yangını ile meşgul olurken, akşam geç saatlerde açıklana bir hukuk garabeti ile daha sarsıldı. Maalesef, Sinan Ateş cinayeti ile ilgili olarak yapılan 2. sorgulama neticesinde olaya adı karışan 22 sanık hakkında takipsizlik kararı verildi. Oysa daha önce Sayın Cumhurbaşkanı, Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş ile yaptığı konuşmada olayın takipçisi olacağına dair söz vererek, kamuoyunun ve Ateş Ailesi’nin gönlüne su serpmişti. Maalesef dün gece Sinan Ateş’in Ailesi ve tüm vatandaşlarımız bir kez daha hayal kırıklığı yaşadı. Şimdi buradan Hükümete ve yetkisi olan herkese sormak istiyorum. Ülkemize yabancı yatırımcılar gelsin, yatırımlar yaparak ülkemizin ekonomisine katkı sunsunlar diye dünyadaki tüm iş insanlarına çağrı yapıyoruz. Peki, böylesine haksızlıkların ve hukuksuzlukların yaşandığı bir ülkeye hangi iş adamı gelip de yatırım yapabilir? Herkes bilir ki, sermaye güven ister. Hakkın, hukukun işletilmediği, adaletin olmadığı bir ülkeye kim gelip de yatırım yapabilir? Bu Milletimizin vicdanına ve engin ferasetine bırakıyor, hepinizi Allaha emanet ediyorum.”