Mersin Tabip Odası, Dr. Nezih Aydoğan’ın Covid’den ölümü nedeniyle erken bir toplanma kararı alırken pandemi sürecinde gerek merkezi gerekse yerel yönetimlere seslerini duyuramadıklarına ve bunun sonucunda tükendiklerine dikkat çekti.
Mersin Tabip Odası Başkanı Mehmet Antmen , Mersin’in aktif çalışan sağlık çalışanları açısından ciddi sıkıntıları bünyesinde barındırdığını , hastane ve yoğun bakımda tedavi görmekte olan 10’u hekim olmak üzere 20’in üzerinde sağlık çalışanı bulduğunu belirterek, “Şu an hastanede ve yoğun bakımda tedavi görmekte olan 10’u hekim olmak üzere 20’nin üzerinde sağlık çalışanı bulunmaktadır. İlimizde COVİD’den ölen üçüncü hekim, beşinci sağlık çalışanı; Dr. Nezih Aydoğan henüz 58 yaşındaydı. Hiçbir kronik hastalığı yoktu. Temmuz, Ağustos aylarında emekli olmayı ve biraz nefes almayı düşünüyordu ama uygulanan yanlış pandemi politikaları, sağlık çalışanlarının yaşamını hiçe sayan uygulamalar nedeniyle 15 Aralık’ta kaybettik. Bizler bugün onu anmak, tabip odamızın eğitim salonuna fotoğrafını asmak, Tarsus Belediyemizce yakında açılacak Kent Müzesine isminin verilmesini sağlamak gibi küçük bazı girişimlerle adını yaşatmaya çalışacağız. Ama bu hiçbir zaman için onu geri getirmeyecek ve acımızın azalmasını sağlamayacak” ifadelerini kullandı.
“MERSİN’DE DOLULUK ORANI YÜZDE YÜZ”
Yapılan açıklamada günde minimum 20 kişinin öldüğü, 1.500 civarında yeni vakanın olduğu bir dönem yaşandığına dikkat çeken Antmen, “Her ne kadar Sağlık Bakanımız yoğun bakım ve servis doluluk oranlarını yüzde 70’ler civarında söylüyor ise de Covid’li hastalara özellikle kamu hastanelerinde ayrılan servis ve yoğun bakım yatağı açısından durumun çok daha vahim olduğunu, doluluk oranlarının yüzde yüz olduğunu çok rahat söyleyebiliriz” dedi.
Kamu hastanelerin doluluğundan kaynaklı olarak özel hastanelerin bazılarında covid hastalarından günlük 6 bin TL’ye varan paralar talep edilmesini eleştiren Mersin Tabip Odası Yönetim Kurulu, Sağlık Bakanlığı’nın özel ve vakıf hastanelerinin olanaklarının kamu iradesi ile yurttaşların hizmetine sunmaları gerektiğini düşündüklerini aktardı.
Hem Türk Tabipleri Birliği hem de Mersin Tabip Odası olarak sürecin başından bu yana bu hastalığın sağlık bakanlığı tarafından iyi yönetilmediğini ve daha çok da yoksul insanların yaşamlarını kaybettiklerin altını çizen Mehmet Antmen, “Kentimizde bugüne değin salgın nedeniyle oluşan ölümleri incelediğimizde COVID-19 ölümüne yol açan bireysel faktörler üzerine yapılan araştırmalarda yaş ve eşlik eden hastalık/hastalıkları baskın bir faktör olarak tanımlanmıştır. Bu bireysel faktörler arasında sınıf/yoksulluk üzerinden analiz edildiğinde yoksulların daha çok hastalandığı ve öldüğü görülmektedir. Yoğun nüfuslu bölge, kalitesiz konutlar/gecekondu, yeşil alanın olmaması/yetersizliği, barınma eksikliği, işsizlik ve yoksulluk, eğitimsizlik gibi daha düşük sosyoekonomik “güvencesizlik göstergelerinin” COVID-19 vaka ve ölüm oranlarını belirlemede önemli faktörler olduğu tartışılmazdır” şeklinde konuştu.
“YOKSUL MAHALLELERDE ÖLÜMLER DAHA FAZLA”
Mersin’de bir yıl içinde 929 kişinin bulaşıcı hastalıklardan öldüğünü açıklanırken bu ölümlerin ilçelere göre sıralamasında yoksul nüfus arttıkça buna bağlı olarak bulaşıcı hastalıklardan ölüm sayısının da arttığı belirtildi.
Tarsus’ta bulaşıcı hastalıktan ölüm sayısı Mezitli ilçesinin dört katından fazla olduğu kaydedilirken Mersin’de sosyoekonomik durumu en iyi ve en kötü olan mahallelerde bulaşıcı hastalık ölüm oranları da paylaşıldı. Buna göre yoksul mahallelerde bulaşıcı hastalıklara bağlı ölüm oranları diğer mahallelerden 2,5 kat daha fazla.