Muz ve çilek üretimiyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Anamur-Bozyazı Ziraat Odası Başkanı Ahmet Şeref Gümüş, “Muz üretimimiz gerçekten bizim ülke tüketimimizin yüzde yüzünü karşılar duruma geldik. Burada devletimizin çiftçiye desteği ciddi manada geçmiş yıllarda olmuştur da olmaya devam ediyor. Ancak son birkaç yıldır muzdaki sera yapım kredileri kesildi. Devlet sübvansiyonlu kredi ve hibe kredileriyle özellikle bizim arzu etmediğimiz küçük aile işletmelerine değil sermaye şirketlerine çok ciddi manada hibeler vererek 300 dönüm, 500 dönüm, 1000 dönüm muz seraları yapıldı. Artık belli bir noktaya geldikten sonra durduruldu. Fakat 1 milyon tonu aşan muz üretimimiz şu anda 875 bin tona geriye doğru düşmeye başladı” ifadelerini kullandı.
“ÜRETİCİ ÜRÜN DEĞİŞİKLİĞİNE GİDİYOR”
Muz üretimindeki gerilemeye dikkat çeken Gümüş, “Bir patlıcancıya, salatalık üreticisine, domates üreticisine verdiği gibi kolay vermiyor. Yani bu paranın hiçbir önemi yok. Ben kesinlikle Ziraat Bankası'nın bu kredileri tekrar revize ederek ciddi manada en azından dönüm başına 150-200 bin lira bir paranın verilmesini istiyoruz. Sürdürülebilir bir muz üretimi yapabilmemiz için. Sonra kerelerimizde modernizasyon kredisi kullanıyorduk. Bakım kredisi, eskiye naylonlarımızın değişimi, demirlerin değişimi, sere bakımıyla ilgili. Bu kredi de son 3-4 yıldır kesildi, verilmiyor. Aynı zamanda şu anda yapım kredisi hiç verilmiyor. Ben buradan şunu söylemek istiyorum. Acilen en az 10 dönüme kadar olan küçük aile içerisinde, işletmelerimizin ayakta durabilmesi için bu kredilerin tekrar verilmesi gerekir. Şayet devletimizin bugüne kadar buz üreticisine yapmış olduğu destek tekrar bu sürdürülebilir yapabilmemiz için bu verilmezse artık hiçbir anlamı kalmayacak. Türkiye'nin nüfus ortalamasını nüfusunuza baktığımızda bir buçuk iki kilo muz tüketimimiz vardı kişi başına düşen. Ancak şu anda on kilonun üzerine çıktı. Artık bizim ülkemizdeki bütün insanlarımız muza alıştı. Şayet biz yerli üretimi desteklemez isek önümüzdeki günlerde biz Ekvator’un üreticisine, çiftçisine destek vermeye başlamak zorunda kalacağız. Onun için ben buradan yetkililerin dikkatini çekiyorum. Kırmızı kalemle bu sözlerimin altını çiziyorum. Sürdürülebilir bir muz tarımı yapabilmemiz için bakım kredisi, modernizasyon kredileri ve on dönüme kadar yeni yapılacak olan seralara destek verilmesi gerekir. Bütün üreticilerimiz bu destekle kesildiği için muzdan adeta kaçıyorlar, ürün değişikliği, desen değişikliği yapılıyor. Bunun için bu çok önemli bir konu” şeklinde konuştu.
“EĞER ÜRETİM GERİLEMEYE DEVAM EDERSE İTHAL MUZ GELECEK”
Artık ülkemizdeki insanların damak tadının yerli muza alıştığının altını çizen Gümüş, “Bu muzdan vazgeçilmeyecek, kesinlikle devam edecek. Eğer yerli ve milli üretimimiz, ülkemizin ihtiyacını karşılayan muz, bizim çiftçimizin üretimde sorunu yok. Burada en ufak bir sorunumuz yok. Burada yapısal sorunlarımız var. Devletimizin, hükümetimizin görmediği konular var. Sizlerin aracılığıyla ben bunu söylüyorum. Önümüzdeki günlerde ithal muz daha da fazla gelecek. Biz muz üretiminde daha önce de söyledik, frigo arabalara destek verilmesi gerekir. Hala bizim taşımamızda muzun raf ömrünü uzatabilmemiz için, ithal muza karşı mücadele verebilmemiz için bizim muzlarımızın raf ömrü biraz daha düşük. Sebebine gelince bize frigo arabaların destek verilmesi gerekir. Ciddi manada sadece muzla değil, bütün tarım ürünlerinde sıkıntımız var. Üreticiyi hak ettiği fiyata, ürününün değerini hak ettiği fiyata alamıyor. Tüketici ise yemesi gereken, tüketmesi gereken hak ettiği fiyata ürünü alamıyor. Ciddi manada özellikle hallerimiz zayıflaştırıldı. Eski ki gibi bütün ürünler zincir marketlerde satılıyor. Manav işi kalktı, pazar yerleri kalktı eski ki gibi değil, tablacılar kalktı. Şu anda adeta muzun arzını da talebini de oluşturan zincir marketler bunun üzerine gidilmediği müddetçe bu sıkıntı devam edecek. Hala bizim muzlarımızın, hevenklerimizin, baş parmaklarını, duble olan muzlarımızın hala ithal damgası vurularak, ithal olarak satılıyor. Yerli ve milli olarak satılan muzumuz ikinci ve orta muz. Yani burada devletimizin, bakanlığımızın bunun denetimini daha seri bir şekilde yapması gerekir. Kesinlikle ben buradan şunu söylüyorum, üretimde sıkıntımız yok. Üretici muz üreticisi muzu üretir. En ufak bir sıkıntımız yok. Ama bizim pazarlamada sıkıntımız var, desteklemede sıkıntımız var. Yani bu konular çözüldüğü zaman geriye herhangi bir problemimiz kalmıyor. O zaman hem üreticimiz memnun kalacak hem de tüketicimiz memnun kalacak” diye konuştu.
“ÇİLEKTE PAZARLAMA SORUNUMUZ VAR”
Muz ve çilekte pazarlama sorunu olduğunu vurgulayan Gümüş, “Buradaki pazarlama sorunumuz, biraz önce de söyledim. Bizim çiftçimiz üretiyor ama hak ettiği fiyatı alamıyor. Yani pazarlamada ciddi manada sorunumuz var. Şu anda çilek 60-80 lira Anamur'da, üreticinin bu çileğe hala sattığı fiyat. Ama tüketim merkezlerinde 250-400 liraya kadar satılıyor. Bunun önüne geçilmesi gerekiyor. Eğer bu tedbirler alınırsa, üretici çileğini 150 liraya satacak. Tüketici de ulaştığı zaman 200-250 liraya yiyecek. Artık faiz fiyatı olmayacak. Burada çok dengesiz bir pazarlama ağında çok ciddi manada sorunlarımız var. Ben buradan haller tekrar güçlendirilmeli. Yani zincir marketlerin alternatifi oluşturulmalı. Şimdi pazarlar güçlendirilmeli. Bunlar güçlendirilmediği müddetçe çiftçi zor duruma kalacak. Bir de biz turfanda üretim yapıyoruz çilekle. Biz turfanda üretimi yaparken çileye tam piyasaya sürüyoruz. Ne yazık ki Mısır'dan çilek geliyor. Çiftçinin üretimi bağdalanıyor. Yani bu konuların üzerinde durulması gerekir. 200 bin ton ülkemiz Mısır'la bir anlaşma yapmış çilek üretimi. Bari bu üretim çiftçinin tamamen ürettiği dönemde olmaması gerekir. Çok üretim yaptığımız dönemde olması gerekir. Yetkililere biz soruyoruz bu 200 ton ne zaman bitecek? Bir türlü de 200 ton bitmiyor. Yani 200 ton aslında çok büyük bir rakam değil. Yani burada bir takım farklı olayların olduğunu düşünüyoruz. Yine son iki yıldır geçtiğimiz yıl ve daha önceki yıllarda bizim ülkemizde çilek üretimi varken Rusya Yunanistan'a ambargo koymuş. Ancak bizim ihracatçılarımız gidiyor Yunanistan'dan Yunan çileğini alıyor. Türk menşei yaparak veya Rusya üzerinden Moskova'ya ilgiliyor. Şu anda yine bu duyumları alıyoruz. Lütfen ben buradan ihracatçılarımıza da sesleniyorum. Allah rızası için aynı havayı teneffüs ediyoruz. Aynı ülke yaşıyoruz. Aynı bayrağın altında duruyoruz. Ya yazık değil mi? Günah değil mi? Yani bizim üreticimiz de kazansa Allah taş mı eder? Yani bu kadar para sevdalısı olmamızın önemi nedir ben anlayamıyorum. Elbette ki siz de kazanmanız gerekir. Ama bizim çiftçimizin önünü açın. Şayet bu çiftçi üretmez ise yarın bu ihracatçılarımız ne satacak? İhracatçılarımızın hakkını da savunuyorum. Şu anda biz bir kilo çileği uçak kargo ile Rusya'ya gönderebilmemiz için 3-3,5 dolar sadece kargo bedeli ödüyoruz. Ama bizim dışarıda rakibimiz kim? Mısır. Bizim rakibimiz kim? Yunanistan. Bunlar da uçak kargosu sübvanse ediliyor. Onlar 1 dolara gönderiyorlar. Böyle bir ortamda ihracatçılarımız elbette rekabet edemez” dedi.