MGC yönetimi, korona virüs önlemleri çerçevesinde hafta sonunda uygulanan sokağa çıkma yasağı nedeniyle 28 yıl önce suikaste uğrayarak yaşamını yitiren Uğur Mumcu’yu anma törenini bugün gerçekleştirdi. Pandemi kuralları çerçevesinde gerçekleştirilen törene, MGC Başkanı Rüstem Kaya Tepe, merkez ilçe Yenişehir Belediye Başkan Vekili Mehmet Akkaş ile Mersin’de görev yapan ulusal ve yerel basın temsilcileri katıldı.
“UĞUR MUMCU VAROLUŞUNU SÜRDÜRÜYOR”
Törende genç gazeteciler adına konuşan Fatma Sarıkaya, ocak ayının Türkiye'deki gazeteciler için karanlık ve üzücü bir ay olma özelliğini taşıdığını söyledi. Sarıkaya, “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Gününü kutlayıp, hemen ardından öldürülen gazetecileri anıyoruz bir bir. Bugün de yaşamını toplumsal gerçekliklere ve sorunlara adamış, araştırmacı gazeteci Uğur Mumcu'yu anmak için bir aradayız. Laik, demokratik ve çağdaş bir Türkiye Cumhuriyeti savunucusu olan Mumcu'yu ve fikirlerini yok etmek istediler. Ancak, aradan uzun yıllar geçmesine rağmen ülkenin dört bir yanında anılmasıyla, gazeteciliğinin gençlere örnek olmasıyla var oluşunu sürdürüyor. Unutulmaması, onun gerçekleri dile getirmesinden ve gazetecilik mesleğinde bıraktığı derin izden dolayıdır. Başta Uğur Mumcu olmak üzere, kendini mesleğine adamış olan ve bu uğurda yaşamını yitiren tüm gazetecileri saygı ve minnetle anıyorum. Onların gerçekleri söylemekte ısrarcı olmaları, pes etmeyişleri ve direnişleri biz genç gazetecilere umut olmaya devam ediyor” şeklinde konuştu.
“BİR ŞEYLER OLACAĞINI TAHMİN EDİYORDU”
MGC Başkanı Tepe ise Uğur Mumcu ile birlikte tüm demokrasi şehitlerini saygı ve minnetle andıklarını vurguladı. 24 Ocak 1993’te soğuk bir Ankara gününde Uğur Mumcu ve eşinin, bir dostlarına geçmiş olsun ziyaretine gitmek için evlerinden çıktıklarını anlatan Tepe, “Apartman kapısına geldiklerinde Uğur Mumcu eşine, ‘Ben arabayı ısıtayım, sen öyle gel’ dedi. Aslında bu bahaneydi. Son dönemde yazdığı yazılar ve çıkardığı kitaplarla çok ciddi tehditler alıyordu. Özellikle Uğur Mumcu gibi gazeteciler, geleceği gören ve olabilecekleri tahmin eden insanlardır. Bir şeyler olacağını tahmin ediyordu, ancak bunun zamanını, şeklini kestiremiyordu. Oradaki tedbir, tamamen ailesini korumakla alakalıydı. Sonuçta arabasına gitti ve Cumhuriyet gazetesinin çok eski bir kalemi, ‘Kalpaksız Kuvayi Milliyeci’ ve gazeteciliğin en önemli isimlerinden biri, 50 yıllık ömür, 30 yıllık mücadele sonrasında aramızdan ayrıldı. Geride onlarca kitap, yüzlerce makale bıraktı” ifadelerini kullandı.
“GAZETECİLİĞE KATTIĞI DEĞERLER ADINA UNUTMADIK, UNUTMAYACAĞIZ”
Mumcu’nun, “Cesurlar bir kez, korkaklar bin kez ölür” sözünü anımsatan ve toplum önündeki insanların mezar taşları gibi sessiz olmamaları gerektiğini söylediğini ifade eden Tepe, şu şekilde konuştu:
“Gazeteciliğin zor bir meslek olduğunu her platformda söylüyoruz. Tarihimize baktığımız zaman da bu zor süreçte pek çok değerimizi kaybettiğimizi, suikaste uğradıklarını görüyoruz. Cumhuriyet’ten Uğur Mumcu, Hürriyet’ten Çetin Emeç, Milliyet’ten Abdi İpekçi ve onlarcası var. Özellikle genç arkadaşlarımıza, bu uğurda kimleri kaybettiğimizi, nasıl kaybettiğimizi, nasıl gazetecilik yapıldığına örnek teşkil eden insanlar bunlar. Yine bir söyleşisinde Uğur Mumcu, ‘Bazı gazetecileri anlayamıyorum. Gazetelerine geliyorlar, odalarına çekiliyorlar, bir çay alıyorlar, oradan habercilik yapmaya, köşe yazısı yazmaya çalışıyorlar’ demişti. ‘Çok okumak, yazdığından fazla okumak lazım’ diyordu. Mesela kendisi Abdi İpekçi dava dosyasını en az 10 kez okuduğunu söylüyordu. Her bir dosya 500 sayfa. Şimdiki gazetecilere ve genç meslektaşlarımıza bunlar örnek teşkil etmeli. Bütün ömrünü, özgür, demokratik bir ülke, Atatürk ilke ve inkılapları, gerçek gazeteciliğin nasıl yapılacağına örnek teşkil eden bir yaşam biçimiyle geçirdi. Aydınlar işte bu sebepten aydın oluyorlar. Aydınlar, karanlıkta ileriyi görebilen insanlar. Uğur Mumcu’nun 30 sene önce söylediği pek çok şeyin sonuçları şimdi karşımıza çıkıyor. Bu yüzden bu insanlara sahip çıkmamız gerekir. Bütün hayatını, gazeteciliği onurlu bir şekilde yapmak üzere kurgulamış. ‘Mezarımızda çiçekler açacak, ey halkım unutma bizi. Kulaklarınızda bizim sesimiz yankılanacak, ey halkım unutma bizi’ demişti. Biz de kent gazetecileri olarak, gazeteciliğe kattığı değerler adına unutmadık, unutmayacağız. Hepsinin ruhları şad olsun.”
Konuşmaların ardından, uğur Mumcu’nun anıtına karanfiller bırakıldı.