Hekim ve Değişim Grubu, Nisan ayı içerisinde yapılacak olan Mersin Tabip Odası seçimleri için adaylık açıklaması yaptı. Mersin Gazeteciler Cemiyeti’nde (MGC) gerçekleştirilen basın toplantısında Hekim ve Değişim Grubu adına konuşan Dr. Gürbüz Şen, “Saygıdeğer meslektaşlarımız, hekim ve hekimlik değerleri üzerinden hekimi, toplumu ve halkın sağlığını yok sayan çökmüş bir sağlık sisteminin içindeyiz. Bu tablonun sorumlusu sağlıkta dönüşüm adı altında başlatılan politikalarda imzası bulunan siyasi iktidarlardır. Sağlıkta dönüşüm programı iflas etmiştir. Afetler ve pandemi yaşamış bir ülke olarak tüm yaşananlardan dersler çıkartıp sağlık alanında reform beklerken, her geçen gün artarak devam eden hekim göçüne şahit olurken ‘giderlerse gitsinler’ diyen bu sağlıksız politikalarda ısrar edilmektedir. Aile hekimleri ve birinci basamak sağlık kurumlarında çalışan meslektaşlarımız yetersiz insan gücü, ağır iş yükü, şiddet, güvencesiz çalışma ve uzun yıllardır düzenlenemeyen kanun ve yönetmeliklerle canlarından bezdirilmiş olarak çalışmaktadırlar” ifadelerini kullandı.
“ÖZLÜK HAKLARIMIZI KAYBEDİYORUZ”
Koruyucu sağlık hizmetlerinin öncelendiği, kamu tarafından yaptırılan Aile Sağlığı Merkezlerinde, yeterli ve nitelikli insan gücüyle, özlük hak kayıpları ortadan kaldırılarak, ikinci basamak sağlık kurumlarıyla entegre bir şekilde sunulan birinci basamak sağlık hizmet sunumu için mücadelelerini sürdüreceklerinin altını çizen Dr. Şen, “Hastanelerde poliklinik hizmetleri sürdürülebilir durumda değildir. Üç beş dakikada bir hasta muayene etmeye çalışan, fiziksel ve ruhsal sağlığını kaybeden meslektaşlarımız tükenmiş durumdadırlar. İkinci ve üçüncü basamak sağlık kurumlarında verilen sağlık hizmeti, kışkırtılmış talep ve iş yükü fazlalığı nedeniyle her geçen gün niteliğini kaybetmektedir. Dünya Sağlık Örgütü muayene sürelerinin en az 20 dakika olması gerektiğini söylemektedir. Hastalarımızın nitelikli muayene ve tedavi olabilmeleri için muayene süreleri en az 20 dakika olarak düzenlenmelidir. Günlük acil servis başvuru sayısı binleri geçmektedir ve dünyanın hiçbir ülkesinde bunun bir örneği yoktur. Verilen sağlık hizmetinin niteliği azalmakta, acil çalışanları neredeyse her gün sözlü ya da fiziksel şiddete maruz kalmakta, ağır çalışma koşulları altında tükenmektedirler. Bilimsel yaklaşımdan uzak sadece hasta memnuniyeti üzerinden planlanan acil sağlık hizmet sunumu düzeltilmelidir. Acil servisler güvenli çalışma alanları haline getirilmelidir. Üniversitelerde meslektaşlarımız ötekileştirilmiş, değersizleştirilmiş, akademik kadrolara liyakatsız atamalar yapılmış, hocalarımız tüm bunların yanında emeklerinin karşılığını maddi ve manevi olarak alamadıkları için üniversitelerden ayrılmak zorunda bırakılmışlardır. Bu durum tıp eğitimi ve uzmanlık eğitiminin niteliğini düşürmektedir. Tüm bunlar ortadayken akademik kadroları eksik tıp fakülteleri de açılmaktadır” şeklinde konuştu.
“TEK KALEM MAAŞ İÇİN MÜCADELE EDECEĞİZ”
Çok geç olmadan bu duruma son verilmesi ve mevcut tıp fakülteleri için çözüm yolları aranması gerektiğini ifade eden Dr. Şen, “Üniversitelerimizde ve Sağlık Bakanlığına bağlı eğitim ve araştırma hastanelerinde asistan hekimlerin uzmanlık eğitimi geri plana atılmıştır. Meslektaşlarımız uzun çalışma saatleri, yalnızlık, mobbing, tükenmişlik ile karşı karşıya kalmaktadır. İnsanca çalışma koşullarında sürdürülen, eğitimin ön planda olduğu bir asistanlık dönemi için mücadelemizi sürdüreceğiz. Asistan hekimlerimiz mesleğimizin ve sağlık hizmet sunumunun geleceğidir, geleceğimize sahip çıkacağız. Bizler birçok ayrı kalemde, tamamı emekliliğe yansımayan, her ay değişen ücretler almaktayız. Akademik unvanlar gözetilerek insanca yaşayabileceğimiz, tamamı emekliliğe yansıyan, tek kalem maaş için mücadele edeceğiz. Özel sağlık kuruluşlarında çalışan meslektaşlarımızın, ciro baskısı olmadan, güvenceli çalışma koşullarında, emeklilik hak kayıplarını ortadan kaldıracak düzenlemeler yapılması için çalışacağız. Tüm dünyada kabul edilen, çalışanı en çok ruhsal ve fiziksel çöküntüye uğratan performansa dayalı ücret yönetmeliğine karşı duracak, hekimlerimize hak ettiği ücretin verilmesi için mücadele edeceğiz. Sevgili meslektaşlarımız biliyoruz ki İLO, performansa dayalı ücret kavramını neredeyse bir insanlık suçu olarak kabul etmektedir. Hekimler ve sağlık çalışanları, tükeniyor, şiddete uğruyor, intihar ediyor, ölüyorlar. 6331 sayılı iş kanununun uygulanması konusunda önlem almayan ya da kâğıt üzerinde evrak düzenleyen yöneticilerin yakın takipçisi olacak ve haklarımızı koruyacağız. Sağlık sisteminin her basamağındaki bu sıkıntılar özellikle büyütülmüş ve şiddeti doğurmuştur. Sağlıkta şiddet, sağlık sisteminin utancıdır, politiktir, çöküşünün ilanıdır. Yüzlerce meslektaşımızı yitirdiğimiz pandemi süreci başarılı yönetilememiştir. İzin ve istifa yasakları ile pandemi sürecini sağlık emekçilerinin insanüstü çabalarına terk edenler, COVID-19’u meslek hastalığı olarak kabul etmemişlerdir. Meslek hastalıkları açısından hekimlerin ve sağlık çalışanlarının risklerine göre meslek hastalığı tanımlaması yeniden düzenlenmelidir. Halkın sağlığını ilgilendiren, geri dönüşümsüz sorunlara neden olan nükleer santraller, afetler, çevre sorunları, iklim değişikliği gibi riskleri ortaya koyacağız, önlenmesi için çalışacağız. Hükümetlerin ve yerel yönetimlerin bilime, gerçeğe ve sağlığa sahip çıkmaları için mücadele edeceğiz. Kâğıt üzerinde hazırlanan, ilimiz afet risk azaltma eylem planının yaşanan afetler ve pandemi sonrası yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda çağrımızı yapıp ilgili tüm kurumlarla birlikte çalışacağız” diye konuştu.
Sağlığın en temel insan hakkı olduğunu vurgulayan Dr. Şen, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Uluslararası etik ve bilimsel değerlere sahip hekimler olarak herkese eşit, ücretsiz, ulaşılabilir ve nitelikli sağlık hizmetini savunuyoruz. Türk Tabipleri Birliği Merkez Konsey Başkanının kamuoyuna yansıyan eylem ve söylemlerine ve onun her koşulda yanında ve arkasındayız diyen oda yönetimlerine katılmıyoruz. Marjinal eylem ve söylemler siyasi iktidarın çanağına su taşımakta, hekimleri ayrıştırmaktadır. Bizler hekim odaklı bir yönetim anlayışı için adayız. Sağlık politikalarının geldiği bu kâbusta kendini mutlu hissetmeyen, gelecek kaygısı taşıyan, mesleğini hakkıyla yapamadığını düşünen hekimler adına bu çarpık düzeni, dayanışmanın ve birlikte mücadele etmenin verdiği güçle değiştireceğiz. Ülkemizin bölünmez bütünlüğünün, Atatürk ilke ve devrimlerinin yılmaz bekçileri olacağız. Beni Türk hekimlerine emanet ediniz diyen sevgili Atatürk’ün başlattığı kamucu, halkçı sağlık politikaları için canla başla çalışan Dr. Refik Saydam, Dr. Behçet Uz, Dr. Nusret Fişek’ lerin izinde sağlıklı yaşayan, sağlıkla yaşlanan bir Türkiye için çalışacağız. Türk Tabipleri Birliğine ve odamıza aidiyet duygusunu kaybeden, bıktırılan, küstürülen meslektaşlarımızı odamıza kazandırmak, hekimlerimizi Mersin Tabip Odası çatısı altında bir araya getirmek istiyoruz. Hekim odaklı yönetim anlayışı ile çalışacağız. Yeni, ortak, katılımcı, farklıklara saygılı, mesleğimizi önceleyen bir yönetim anlayışı için bir aradayız. Mutlu HEKİM, sağlıklı yaşayan, sağlıkla yaşlanan Türkiye için umudumuz var, irademiz var ve Mersin Tabip Odası yönetimine talibiz. Sorunlar Bellidir. Çözüm hekimler dedir. Sen yoksan bir eksiğiz.” (Haber Merkezi)