Türk tiyatrosunun en önemli başyapıtlarından biri olan 2 perdelik oyunda; birlikte büyüyen ‘Vicdani ve Efruz’ adlı iki karakterin yaşam hikâyeleri aracılığıyla, Türkiye’nin yakın tarihine ışık tutuluyor.
Oyunda; saf, iyi niyetli, dürüst ve uysal bir kişi olan Vicdani ile iş bitirici ve fırsatçı karakter yapısına sahip Efruz’un sürekli kesişen hayatları üzerinden, II. Meşrutiyet’ten 1970’lere kadarlık bir zaman diliminde gerçekleşen toplumsal değişimler anlatılıyor.
Yönetmenliğini Murat Atak’ın, müziklerini Cem İdiz’in, koreografisini Serbülent Biçer’in, dekor ve kostüm tasarımını Alev Tol’un, ışık tasarımını ise Salim Yücel’in üstlendiği ve 60 kişilik dev bir kadroya sahip olan oyun, şimdiden Türkiye’nin çeşitli şehirlerindeki prestijli tiyatro festivallerinden davet alıyor.
Mersin Şehir Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Murat Atak, tiyatronun dev ekibini harika performansından dolayı kutladı. Atak, “Bize bu özgür sahneyi teslim eden, güvenen, tiyatromuzu yeniden yapılandıran Mersin Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Vahap Seçer’e de teşekkür ederiz” ifadelerine yer verdi.
BAŞKAN SEÇER: “SANATÇILIK, ONLARIN GENETİK KODLARINDA VAR”
Oyunun sonunda sahneye davet edilen Başkan Seçer, yeni sezonun açılışında sahnelenen oyunda gösterilen üstün başarıyı tebrik ederek, “Çalışmanın, emeğin önünde hiçbir şey duramaz. Bu arkadaşlarımızın hepsi sanatçı. Bizler birer bireyiz, hepimizin bir görevi var, ama sanatçı ayrı. Sanatçı doğulur, sonradan olunmaz. Sonradan zanaatkar olunur, ama sanatçı olunmaz. Çünkü sanatçılık, onların genetik kodlarında var. Sanatçılara büyük saygı duyuyorum” diye konuştu.
Tiyatroda emeklerini icra etmek için Mersin’de bir araya gelen birçok sanatçı olduğunu belirterek, kültüre ve sanata büyük yatırımlar yaptıklarını ve bu bağlamda Şehir Tiyatrosu’nu da yeniden yapılandırdıklarını ifade eden Başkan Seçer “Bu arkadaşlarımız Mersin’e renk kattılar, değer kattılar, önem kattılar. Sanatın her dalında gerçek olanı, olması gerekeni yapmak için, her şeylerini ortaya koydular. Mustafa Kemal’in izinden giden, Türkiye Cumhuriyeti’nin yetiştirdiği bir birey olarak bana düşen; sanatın ve sanatçının değerini bilmek ve onlara destek olmak. Benim yaptığım sadece bu. Asıl başarı onların” dedi.