Ekin KIRARSLAN
2020 LGS Türkiye Birincisi Emre Sarıkaya’nın öğrencisi olduğu ve Türkiye’nin “Yapay Zekâ” destekli ilk ve tek hibrit öğrenme sistemin olduğu Yenişehir Akademi, Singapur Matematiğinden, Hızlı Okuma-Stres Yönetimi ve Odaklanma Derslerinden, yeni nesil sorulara kadar birçok konuda öğrencilerin öğrenmesine katkıda bulunuyor.
LGS 2020 BİRİNCİSİ YENİŞEHİR AKADEMİ’DEN
Yenişehir Akademi’de Sosyal Bilgiler Öğretmenliği yapan Ahmet Üzüm, uzun yıllardır özel sektörde öğrencileri sınava hazırladıklarını ve sistemlerinin, öncelikle bir öğretim süreci düzenlendikten sonra çeşitli etkinliklerle, tarama soruları ve deneme sınavları ile çocuklarını eksiklerini belirlemek ve bu eksiklerini tespit ettikten sonra bir sonraki sınava kadar o çocukların eksiklerini tamamlamaya yönelik çalışmalar yapmak olduğunu aktardı.
Daha önceden bu sistemi uyguladıklarını ve gerçekten de meyvesini gördüklerini söyleyen Üzüm, “Şu anda Robert kolejinde okuyan ve LGS 2020, Türkiye birincisi olan Emre Sarıkaya’da öğrencilerimiz arasında. Yaklaşık olarak 29 öğrencimiz Fen Lisesi kazandı. Yaklaşık olarak dememin sebebi, İçel Anadolu lisesinin puanı 75. Yıl Fen Lisesinden daha yüksek olmasından kaynaklanıyor. Bizim 29. Öğrencimiz ise İçel Anadolu lisesini kazandı.”
DERSPEKTİF’LE HEDEFE DOĞRU
2020 yılında 68 öğrenci mevcudunun olduğunu, 48. Öğrencinin ise Sosyal Bilimler Lisesi’ni kazandığını, geçen sene ise 66-67 öğrenci arasından 41 öğrencinin liselere yerleştiğini ifade eden Üzüm, LGS’ye yönelik çalışmalarındaki amacının öğrencinin eksik kaldığı yerleri tamamlamak olduğunu çünkü öğrencinin zaten yapabildiği, anlayabildiği konuları üzerine bir daha soru çözüp bir daha o konuyu çalışmasının bir anlam ifade etmediğini ve amaçlarının çocuğun eksiğini belirlemek, o eksiği tamamlamaya yönelik çalışmalar yapmak olduğunu belirtti.
Üzüm, özellikle son 5 yıldır LGS sistemi geldiğinden beri, öğrencilerin matematikte sıkıntı yaşadıklarını bunun temelinin kendi görüşü olarak ilkokulda kaynaklı bir durum olduğunu ve yeni nesil soruların bir anda çocukların önüne konduğunu ve öğretmenlerin de bu konuda hazırlıksız yakalandığını, kitapların da aynı şekilde olduğunu ve öğretmenlerin de, öğrencilerinde yeni nesil sorulara yeni yeni uyum sağladığını söyledi.
“HIZLI OKUMA-STRES YÖNETİMİ VE ODAKLANMA DERSLERİ İLE YENİ NESİL SORULARA MEYDAN OKUYORUZ”
Çocukların okuduğunu anlamda sıkıntısı olduğunu ve bu durumun ülkemizde süre gelen bir sorun olduğunu söyleyen Üzüm, “Mesela çocuk soruyu yaptı, gerçekte aslında doğru yapmış, konuyu da biliyor ama orada söyleneni söylenemez anlıyor ya da söylenemez ifadesini söylenir olarak algılıyor. O yüzden, hocam ben bunu farklı algıladım diyor.” diye konuştu.
Bununla ilgili de bir çalışmalarını olduğunu ve daha bu sorunu aşamadıklarını, aşma çalışmaları içerisinde olduklarını ifade eden Üzüm, “Doğru okuma, stres yönetimi, odaklanma derslerini veriyoruz. Daha iki haftadır bu çalışmanın içerisine girdik. Öncesinde uzman hocamız çocukların kelime sayısını ve odaklanma oranını hesapladı, dikkat oranını hesapladı. Şimdi bu süreç düzenlenecek, toplam ders saatinde yaklaşık 24 saatlik bir süreç var. Bu sürecin sonunda aynı uygulamayı bir daha yapacağız, o arada ki farkın anlamlı olup olmadığını öğreneceğiz. Tabii bu süreçte öğrencilerin denemelerine de bakacağız ve öğrencilerin ilerlemesini test etmeye çalışacağız. Bu sürecin öğrencilere olumlu bir şekilde katkıda bulanacağını düşünüyorum.” ifadelerine yer verdi.
TÜRKİYE’NİN “YAPAY ZEK” DESTEKLİ İLK VE TEK HİBRİT ÖĞRENME SİSTEMİ
Diğer kurumlardan farklarının, öğrencilerin okulun dışında ki her saatini kurs merkezinde, öğretmenleri ile birlikte geçirmeleri olduğunu, öğrencilerin ders programlarını buna göre düzenliklerini ve her branştan nöbetçi öğretmenlerinin olduğunu, öğrencilerin ders dışı saatlerde bireysel çalışma planlarını, soru çözerken anlamadıkları yapamadıklarını sorular olduğunu zaman başındaki öğretmenden izin alarak ilgili öğretmene giderek sorusunu çözdürdüğünü ve tekrardan geçip yerine dersini çalıştığını aktaran Üzüm, “Her branştan nöbetçi öğretmenlerimiz fazladan olduğu için, öğrencilerin hastalanması ya da mecburi katılamaması durumlarında zorunlu kaçırdığı dersleri biz tespit ediyoruz ve bir hafta ya da iki hafta sonra kaçırdığı konuları birebir alıp o konuyu tamamlamaya çalışıyoruz. Bizim diğer şeylerden kurs merkezlerinde kendimizi farklı gördüğümüz konu ilgi ve alaka. Biz çocuğu sadece kurs içerisinde de değil, ben ya da arkadaşlarım okulundaki rehber öğretmenine kadar biz ulaşıyoruz. Bu çocuğumuzda bizim gözle göremediğimiz, fark edemediğimiz bir şey varsa hani beraber iletişim halinde, varsa bir sorun onu çözmeye çalışıyoruz.” sözlerini kullandı.
Öğrencinin evde ders çalışmadığı bir sistem ile çalıştıklarını, zaten öğrencin akşam saat 8.30-9’a kadar kurs merkezinde birebir dersini çalıştığını, evinde ise sadece annesi babası ile yemeğini yiyerek, televizyon izleyerek, sosyalleştiğin ve uyuduğunu ifaden eden Üzüm, Cumartesi-Pazar’da aynı şekilde olduğunu zaten öğrencilerin kitaplarının kurs merkezinde kaldığını ve ders çalışmasının da, derslerinin de, tarama sınavlarının da, denemelerinin de kurs merkezinde gerçekleştiğini, evde sadece temel ihtiyaçlarını giderdiklerini aktardı.
“SİNGAPUR MATEMATİĞİ İLE ÇOCUKLARIMIZIN PROBLEM ÇÖZME BECERİLERİNİ GELİŞTİRİYORUZ”
Kendilerini diğer kurumlardan ayıran bir diğer önemli özelliğin ise Singapur Matematiği olduğunu ve Singapur Matematiği ile öğrencilerin problem çözme becerilerini geliştirdiklerini ifade eden Üzüm Singapur Matematiğinin, “Singapur’un kendi geliştirdiği ve öğrencilere kreşten yıllarından, 6. sınıfa kadar öğretilen matematik eğitim sistemidir. Çocuklar daha küçük yaşta okuma yazmayı öğrenmeden matematik ile tanıştırılıyor. Singapur Matematiğinin temel özelliği, geleneksel batı matematik müfredatına göre çok daha az sayıda konunun bu geleneksel sistemlere göre çok daha detaylı ele alınması. Burada amaç öğrencilerin her yıl bir sürü konuyu (çoğunlukla ezberleyerek) “öğrenmesi” yerine her sene daha az sayıda konuya sindirerek “hâkim olması” ve bu şekilde öğrencinin konuyu sınavda soru çözmek için ezberlemesinden ziyade gerçekten öğrenmesi.” olduğunu açıkladı.
Üzüm, öğrencilerin kendilerini tercih etmesi durumunun kendileri ilk defa tanışan öğrencilerin denemek için geldiğini ve daha sonra talep ettiğini ama geriye kalan öğrencilerin tamamı bir önceki ya da iki önceki ya da üç önceki dönemin mezun olan ya da ders alan öğrencilerin eşi, dostu, akrabalarına tavsiyesi etmesi üzerine öğrencilerin geldiklerini çünkü 12-13 yaşındaki öğrencilerin çok azının sınav bilincinde olduğunu ifade etti.
Velilerin kurs merkezinden çok memnun olduğunu, öğrencinin mezun olduğunu için öğrenciler ile ilgilenmeye bırakmadıklarını ve sürekli iletişim halinde olduklarını belirten Üzüm, “Öğrenciler bizden mezunda olsa bile bizden talep ettiği sürece biz her türlü yardımı sağlıyoruz. Yani bizden gitti, bizde işi bitti yok. Ondan dolayı tercih ediyorlar öyle söyleyeyim.” diye konuştu.