MTSO 5 No’lu Komite Meclis üyesi Murat Okşar, özellikle ilaç takip sistemi ve gübre takip sistemine değindi. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın iki yıl önce ilaç firmalarını ve bayilerini kontrol altına almak adına Tarım Bilgi Sistemi (TBS) ve gübre satışlarını kontrol altına almak adına da Gübre Takip Sistemi’ni (GTS) oluşturduğunu belirten Okşar, bu sistemlerin gerektiği gibi çalışmadığını söyledi. GTB’de bürokratik hantallıklar, TBS’de ise bazı tıkanıklıklar olduğunu ve sürekli sistem değişikliğine gidilmesi nedeniyle uyum sağlamakta zorlandıklarını dile getiren Okşar, "Örneğin bir haftalık kısa bir süre veriliyor ve bu sürede depodaki tüm bitki besleme ürünlerinin GTS’ye açılan yeni bir modüle işlenmesi isteniyor. Eğer istenen sürede yapılmazsa da işlemlerimizin bloke edileceği söyleniyor. Ya da bayiden gelen iadelerin tek tek girilmesi talep ediliyor. Prosedür çok fazla, kar marjı çok düşük ve iş yükü çok ağır. Bir bayinin sistemi çalıştırabilmesi için ek 3-4 kişi istihdam etmesi gerekiyor. Bayilik yapılamaz hale getirildi" dedi.
“Bakanlık ilaç takip sistemini düzenlemeli”
Tarım Bakanlığı’nın ilaç takibinin de yürütüldüğü Tarım Bilgi Sistemi’ni yeniden düzenlemesi gerektiğine de değinen Okşar, mevcut durumda ciddi sistemsel hatalar yaşandığını bildirdi. İlaç firmalarından ilaçları üzerindeki karekodları okutarak satın alıp bayilere sattıklarını anlatan Okşar, “Ancak kimi zaman Bakanlığın internet sisteminde hata oluşuyor ve ilaç firmaları da karekod oluşturmakta zorlanıyor. Ürünü de satması gerektiği için karekodu olsa da sistemde görünmeyen mallar oluşuyor. Bizler bu ürünü sattığımızda Bakanlık ana firmayı sıkıştıracağına karekodsuz ürün sattığı için bayileri sıkıştırıyor” diye konuştu.
Son aylarda bayiler üzerinde TBS’si okunmayan malların kaldırılması adına ciddi baskılar bulunduğunu vurgulayan Okşar, “Tarım ve Orman Bakanlığı’nın sistemi maalesef çalışmıyor ve fatura da bayiye çıkıyor” ifadelerini kullandı.
Bakanlık tarafından çıkarılan yeni yönetmeliğe de değinen Okşar, “Yeni Yönetmeliğe göre zirai ilaç satan firmalardan 31 Aralık tarihine kadar 10 adet evrak hazırlaması isteniyor. Bunların 9’unda sorun yok ama son evrakta TBS’siz ürün alırsan ya da faturalı olmasına rağmen ürün sorunlu çıkarsa Bakanlığın sana vereceği her türlü kararı kabul edeceğine dair noterden imzalı taahhütname isteniyor. Böylece keyfi uygulamalara açık bir pozisyon oluşacağı düşüncesi bizlerde hakim olmaya başladı. Ruhsatlarımız iptal edilebilecek, 7 bin TL’den 300 bin TL’ye kadar cezalarla karşılaşabileceğiz. Bakanlığın sisteminin düzgün çalışmıyor olması nedeniyle her 100 kalemden en az 40-50’sinin karekodu okunmuyor. Birçok işletme cezaya maruz kalacak. Yönetmelik yeniden gözden geçirilmeli" şeklinde konuştu.
“Firma kurulumlarına düzenleme yapılmalı”
5 No’lu Komite Meclis üyesi İsmail Yavuz Özgüven de GTS'deki prosedürlere değindi. Gübrelerde kullanılan bazı maddelerin güvenlik açısından tehlikeli olması nedeniyle kayıtlı çalışılmaya önem verildiğini belirten Özgüven, “Bu talebi anlayabiliyoruz ama ürünlerin tamamına aynı prosedür uygulanınca ciddi iş kayıpları ve maliyet artışı yaşanıyor. Belirli ürünler dışında bu sistemden vazgeçilmeli” dedi.
Ardından şirket kurma ve kapatma konusunda belli bir standart bulunmaması nedeniyle yaşanan sıkıntılara değinen Özgüven, bir bayinin bir gecede yeni bir firma kurup elindeki malların hepsini o firmanın üzerine devredebildiğini ve eski firmadan alacağı olan kişilerin hiçbir hak iddia edemeyerek mağdur olduğunu söyledi. Sektöre bir standart getirilmesini isteyen Özügüven, “Tüm müşterilerimizi tek tek tanımamıza imkan yok. Teminat sistemi ya da farklı bir sistemin getirilmesi ile sorunun çözülebileceğini düşünüyorum. 3 yıl düzenli çalıştığımız bir firma bir gecede yeni bir firma kurup ürünleri yeni firmaya devrediyor ve 1 milyonluk malınıza dokunamıyorsunuz da ödeme de alamıyorsunuz. Satıcı da alıcı da mağdur oluyor” diye konuştu.
Üretim ayağına da değinen Özgüven, üretimde de bir planlama yapılması gerektiğini havza bazlı planlamaya gidilmesi gerektiğini anlattı. Yurtdışında köylerin farklı ürün gruplarına göre ayrıldığını kaydeden Özgüven, “Örneğin İspanya’da bir köyün tamamı zeytin, diğeri kayısı, portakal ekiyor. Bu durum zararlı hastalıklar açısından mücadeleyi de kolaylaştırıyor. Biz ise komşumuza bakarak ağaç dikiyoruz. Çiftçi yönlendirilmeli. İklim, toprak özelliklerine göre üretimde planlama yapılmalı. Plansız ekimler nedeniyle tehlike geliyorum diyor” ifadelerini kullandı.