5 Haziran Dünya Çevre Günü’nü kutlama günü olarak görmeyen TMMOB’a bağlı Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) Mersin Şubesi; ekolojik yıkıma, çevreye karşı işlenen suçlara ve ekolojik yıkım çetelerini karşı ses yükseltme günü olarak andıklarını duyurdular.
“EKOLOJİK YIKIM ÇETELERİNİN KARŞISINDAYIZ”
Dünya Çevre Günü yaklaşırken ülkenin dört bir yanındaki yıkımları hatırlatan ÇMO Mersin Şubesi, “Ekolojik Yıkım İle Mücadele Haftası’na doğru İkizdere’de emek, bilim, doğadan yana, halkın kapitalist talana karşı mücadelesinden yana, ekolojik yıkım çetelerinin karşısındayız! Bildiğiniz üzere 5 Haziran Dünya Çevre Günü yaklaşmaktadır. Bugün bizler için hiçbir zaman kutlanacak bir gün olmamıştır. Tam aksi; bu günler, ekolojik yıkıma dikkat çektiğimiz, çevreye karşı işlenen suçlarla mücadele ettiğimiz, bu mücadelelere çağrılarımızı yükselttiğimiz günledir. Bu günler bizlerde 31 Mayıs 2011‘de HES karşıtı mücadelede kaybettiğimiz Metin Lokumcu‘nun ölüm yıl dönümü ve aynı zamanda Gezi Direnişi‘nin ilhamı ile 31 Mayıs - 5 Haziran Ekolojik Yıkım ile Mücadele Haftası’dır.
Son günlerde Rize’nin İkizdere ilçesinde Cengiz İnşaat’ın yapmak istediği Cevizlik Taş Ocağı Projesine karşı İşkencedere Vadisi halkının mücadelesine tanıklık etmekteyiz. Bu yıl Ekolojik Yıkım ile Mücadele Haftası’nda İkizdere’deki mücadeleye omuz vermek, desteğimizi yükseltebilmek adına İkizdere özelinde tüm yıkım, talan projelerine karşı tüm Kaz dağlarına, Salda göllerine, Fırtına derelerine ve nicelerine doğru çağrımızı haykıracağız” diye açıklama yaptı.
“GERİ DÖNÜLEMEZ BİR EKOLOJİK YIKIMA NEDEN OLACAK”
ÇMO Mersin Şubesi açıklamasını şu şekilde sürdürdü; “Bu mücadele ile sahip çıkılan alan; UNESCO tarafından dünyada korunması gereken 254 vadi listesinde yer alan vadilerden biri, sahip olduğu sular, ormanlar ve zengin biyolojik çeşitliliği ile nadir/hassas türlere ev sahipliği yapan bir ekosistem ve aynı zamanda doğal sit alanıdır.
Cengiz İnşaat’ın yapmak istediği ve iktidar tarafından uygun bulunan Cevizlik Bazalt Ocağı Projesi; planlanan kapasite artışı ile birlikte patlatma yöntemiyle 37,02 ha alandan yılda 20.000.000 ton malzeme çıkarılmasını hedeflemektedir. Proje ile çıkarılan malzeme Rize İyidere Lojistik Limanı ve Dip Taraması projesi kapsamında bakım, onarım ve yol yapımı projelerinde kullanılacaktır.
Bu proje kapsamında yapılacak patlatma, malzeme taşınımı vb. faaliyetlerin neden olacağı çevresel etkiler daha önce bölgede yapılan pek çok benzer projede olduğu gibi bölgenin bitki örtüsünü yok edecek, sularını kirletecek, yaban hayatını olumsuz etkileyecek; böylece doğal sit alanı olan vadide geri dönülemez bir ekolojik yıkıma neden olacaktır.
“YÖRE HALKINI AÇLIĞA VE GÖÇE MAHKUM EDECEKLER”
Doğaya düşmanı bu proje aynı zamanda emeğin de düşmanıdır. Bölge halkının temel geçim kaynağı olan organik çay üretimi, arıcılık ve büyükbaş hayvancılığı, taş ocağının çevresel etkileri nedeniyle sona erecek; yöre halkı açlığa ve akabinde göçe mahkum edilecektir.
İkizdere örneğinde de olduğu gibi doğanın ve emeğin düşmanı pek çok projeye izin almak için yazılan ÇED Raporları, projelerin çevresel etkilerinin boyutlarını olduğundan çok daha düşük göstermekte, söz konusu etkilere önlem olarak oldukça yetersiz taahhütler içermektedir, dolayısıyla bilimsel değildir ve kabul edilemez!
“RANTIN TAM KARŞISINDAYIZ”
İktidarın İkizdere’den, Mersin Akkuyu’ya, Hasan Keyf’den, Ergene Havzasına, Hewsel’den Kanal İstanbul’a kadar ülkenin dört bir yanında “kalkınma, ekonomik büyüme, 2023 hedefleri” propagandalarıyla gerçekleştirmeye çalıştığı rant ve yıkım projeleri, başta kendisine yakın Cengiz Holding ve türevleri olmak üzere sermaye gruplarını zenginleştirirken halkın geleceğini ve ekolojik yaşamın sürekliliğini yok etmektedir.
Rize’nin Pazar İlçesinin Haçapit Köyünde yapılan ve büyük ekolojik yıkıma neden olan taş ocağı engellenemediği için bugün İkizdere’de benzer bir yıkımı yapma gücünü kendinde bulan iktidar ve sermaye, yarın İkizdere’den aldığı güçle Kanal İstanbul ve başka büyük yıkım projelerini hayata geçirmek için attığı adımları sıklaştıracaktır.
Çevre Mühendisleri Odası olarak başta İkizdere mücadelesinin en önünde yer alan kadınlar olmak üzere tüm mücadele edenleri selamlıyor, tüm yurdu bu mücadeleye sahip çıkıp; büyütmeye çağırıyoruz. Hep birlikte ranta ve yıkıma karşı çıkalım!
Bizler bir kez daha ilan ediyoruz ki tüm mesleki birikim ve becerilerimizle emeğin, bilimin, doğanın ve İkizdere halkının yanında; iktidarın yıkım politikalarının ve sermayenin nemalandığı rantın tam karşısındayız!”