Doğumundan ölümüne kadar sorun bu kadın , kız kısmı..
Son yıllarda kız çocuğun değeri anlaşılmış gençler arasında “Şanslı annenin ilk çocuğu kız olur” söylemleri geziyor olsa da doğu illerinde hala erkek adamın erkek oğlu olur hakim..
Daha düne kadar “Kız beşikte, çeyizi eşikte” idi bu topraklarda.. Doğumundan başlayarak evden evlenerek ayrılacağı bilinçaltına yerleştirilen kız çocukları, daha ergenlikte , hayalindeki prens ile dünya evine girme hayalleri kurmaya başlamıştır bile..
Hoş sadece düşünce de kalsa! Çocuk yaşta evlendirilir bazıları.. Çocuk yaşta başlar bazıları çalışmaya.. Bazıları şanslıdır, okumaya hevesi vardır okutan da bir ailesi. Okur.
Okumuş ta olsa bir adamın karısı olmayacak mı sonunda ..Hayırsız çıkar, döver, atar aman ha elinde altın bileziği bir mesleği olursa kendine bakar, çocuğu olursa ona da bakar.
Çalışır kadın, evde , işte, tarlada, bahçede..
Sabahın kör karanlığından, akşamın kör saatine kadar, bazen asgari ücrete, bazen daha azına, son yıllarda yapılıyor olsa da halen sosyal güvencesiz çalışıyor. Devlet kurumlarının haricinde zorunlu haller dışında izin hak getire..
Bugün dünya hiç tanımadıkları fakat hakları için grev yaptıkları sırada 8 Mart 1857 de , polis barikatını aşamayarak yanan fabrikada can veren kadınları anıyor.
164 yıl sonra, dünyanın birçok ülkesinde hala işçi kadınlara mesaileri verilmiyor, süt izinleri kullandırılmıyor, çocukları için kreş yapılmıyor, fabrikaların pek azı dışında servisleri yok, yemek verilmiyor, prim, bayram harçlığı, yakıt parası gibi sosyal hakları veren sayılı iş yeri var.
İşyerinde giydiği, giymediği sorun.. Erkeklerin iş için rekabet ettikleri.. İşimizi elimizden alıyorlar dedikleri kadınlar..
164 yıldır düzenlenmeyen yasalar, verilemeyen haklar…
Her anma gibi kutlamaya dönmüş gün..
Yediveren kadın , adı bile bereket maşallah..
Adının anıldığı gün piyasa cıvıl cıvıl, çiçekçiler, kuyumcular, hediyelikler..
Yapılan son reklam furyasından sonra genelde Her kadın pırlanta bekliyor.
Beklentiler pırlanta olsa da maalesef ki gerçekler asgari ücret ..
Evinin, eşinin, çocuğun, işinin, sorumluluğunu ve yükünü asgari ücrete taşıyan kadın, haklarını alamadığı, kendine vakit ayıramadığı, çoğunlukla yorgun olduğu ve evde de yardım alamadığı için huysuz, geçimsiz, sinirli bir insan haline geliyor zamanla..
Hayat müşterek diye başlar her evlilik , iki kanat, bir tarafı ağırlaşınca uçamaz ..Yaptığını görevi gibi görürler sonraları. Bir eline sağlık diyeni , bir teşekkür edeni olmayınca yorgunluğu daha artar kadının.
Haydi hakkı hukuku koyduk bir kenara, iş politikası patrondan yana olduğundan daha çokkk bekleriz birkaç yüzyıl daha geçer ..
Evde de , işte de bir tatlı dil , bir güler yüz işleri kolaylaştırır oysa, bir dal çiçek ile gönlü alınır bu kadar kolaydır oysa , kadın o bir tek dal çiçekle kocaman bir sevgi bahçesi hazırlar. Kadın gülerse eş güler, çocuk güler, dünya güler…